@Gülin Çağlıyan
Yaşınız ne bilmiyorum. Ama 90lı yıllarda ilk okul öğretmenleri için süpermen deniliyordu. Hayat bilgisinden anlar, türkçeden anlar, matematikten anlar, fen bilgisinden anlar, anlarda anlar.. bir kişi herşeyibilemez. Çevre mühendisliğide böyle süpermen modunda olan bir meslek. okulda atıksudan, atıktan, havadan, ölçümlerden, çedten herşeyden azar azar gördünüz. okul bitti piyasaya atıldınız ve bir baktınız okuldakilerle iş hayatındaki bilgiler uyuşmuyor. okullarda çevre mühendisi yetiştirmediler mi? yetiştirdiler ama sektörün içerisine girdiğinizde mesleğinizle ilgili alt branşı seçerek uzmanlaşmaya başladınız. buradaki tecrübeden de kasıt (en azından benim için) budur. kişileri uzmanlaştıralım ki kaliteyi arttıralım. istihtamda bu şekilde artar. yurt dışındaki o gördüğünüz babacan mühendislik şirketlerinin, grup olmuş holding olmuş şirketlerin ana merkez firması proje firmalarıdır. diğerleri yapılanmalar sonrasında geliyor. şuanki piyasada biz projeci yetiştiremiyoruz ve büyümeyi sağlayamıyoruz. bizim mesleğimiz diğer meslekler gibi olan bir meslek değil. makine mühendisine gidersiniz bana asansör lazım der binaya bakar yüke bakar çıkartır çizer eder. ama bizim mesleğimizde müşteriye yönelik özel tasarımlara giden iş çoktur. dolayısı ile azıcık her önüne gelen okulu bitiren arkadaşın şirket kurması engellenmeli. kimse onlara sonsuza dek şirket açamayacaksın demiyor. biraz sabırlı olmayı öğrensinler. özel tasarımın girdiği bir sektörde sermaye bilgidir. cebinizdeki para değildir. dolayısı ile her çevre mühendisi okulu bitirdikten sonra aslında yürüyen tek kişilik bir şirkettir. çünkü bilgi demek sermaye demektir. bizim mesleğimizin sermayesi bilgi. her arkadaşın bilgisi var ama bu bilgiyi nerede, ne şekilde kullanacağını bilmiyor. işte tecrübe dediğimiz olayda elinizdeki bilgiyi nasıl kullanmanız gerektiğini öğretiyor.