• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Nükleer santral destekçisiyim; çünkü...

R

ritimsiz

3 dakikada Akkuyu Uranyum Santrali hakkında bilinmeyen 25 gerçek.
eğer bu santrallerin destekçisiyseniz;
Cevapları biliyorsanız...
Cidden tüm sammyetimle öğrenmek isterim...

Bu şartlarda razı olur muydunuz? dün temeli atıldı bu projenin.

* Mersin Akkuyu, bir fay hattı üzerinde bulunuyor.

* Santrali yapan şirket Çernobil’in sorumlu şirketi: Rosatom.

* ÇED (Çevre Etki Değerlendirme) Raporu sahte imzayla sunuldu, kısa sürede okunmadan kabul edildi.

* Santralin Rus payı %51’nin altına düşmeyecek. Türkiye'nin santrali değil yani.

* Dünyada en ucuz teklifi veren alır + Yap İşlet Sahiplen modeliyle kurulan tek santral. İşletim sırasında maliyetten kısılacak.

* Dünyada daha önce denenmemiş bir reaktör modeli kullanılıyor.

* Türkiye’nin Rusları denetleyebilecek ya da kalite kriteri koşabilecek kapasitede elemanı yok. Ancak "en güvenlisi olacak" gibi açıklamalar duyuluyor.

* Ruslara 12.5 cent’ten 15 yıl (yani 70-80 milyar dolar) alım garantisi verildi. Dolar her geçen gün artıyor.

* Yakıtta Rusya’ya bağımlı olacak, bizim az olan uranyumumuz kullanılamayacak. Doğalgaz bağımlılığı yerine uranyum bağımlılığı artacak.

* Atıkları bertaraf etmeyi dünyada hiçbir ülke başaramadı.

* Atıklar 100.000'lerce yıl boyunca deprem bölgesi olan Akkuyu su depolarında hasar görmeden korunmak zorunda. Rusya atıkları ülkesine almıyor.

* Olası bir kaza durumunda 500.000.000.000 (500 milyar)$’lık hasarın sadece binde birinden Rusya sorumlu. Tüm masraflar Türkiye’den çıkacak.

* Uranyum yakıt çubuklarının sürekli olarak su ile soğutulması gerekiyor. Soğutma elektrik kesintisi gibi bir sebeple duracak olursa kısa sürede Fukuşima ve Çernobil gibi kazalar meydana geliyor.

* Türkiye tüm ülkeyi kapsayan elektrik kesintisinin sebebini bir hafta boyunca bulamamış bir ülke.

* Türkiye, santrali olmadığı halde 3. seviyeden nükleer kaza yaşayan tek ülke.

* Türkiye, topraklarında (Aliağa) sessiz sedasız radyoaktif gemi sökülüp hurdaları atılan bir ülke.

* Türkiye, topraklarında uranyum işlenip normalin 400 katı radyasyon saçacak halde açık bırakılıp gidilen bir ülke.

* Santralin hidrolik sistem ihalesini “Milletin a… koyacağız” diyen adamın şirketi kazandı.

* Soma facia madenlerine sahip olan şirket bu projenin altyapısında yer alıyor.

* Santral kazasız çalışırken dahi çevreye radyoaktif toz saçacağı için Mersin’de yetişen Çilek, muz gibi gıdalara “radyoaktif atık içerir” etiketi getirilecek.

* Anlaşma teknoloji transferi öngörmüyor, yani Ruslar bize bu teknolojiyi de öğretmeyecek. Silah yaparız diye ümitlenmeyin.

* Türkiye'nin elektrik fazlası olduğu gibi %15 kayıp-kaçak oranı var. Akkuyu ise %2'lik bir katkı sağlayacak.

* Akkuyu bir ihtiyaç değil, siyasi bir tercih. Sadece altyapı şirketlerine gelir kapısı + Rusya'nın desteğini alma amacıyla yapılıyor.

* Zira Avrupa ülkeleri tüm nükleer santrallerini aşamalı olarak kapatma ve yenilenebilir enerjiye geçme kararı aldı.

İdarecimiz kim olursa olsun (siyasetten bağımsız düşünün),

bu koşullarda yapılmasına razı mısınız?
 
Nükleer Santrale karşı olunmasını anlayamıyorum. Tüm Dünya'da birçok ülke nükleer santral kullanıyor ve birçoğu Gelişmiş Ülke.

Tamam dezavantajları var. Ancak ülkenin enerjide dışa bağımlılığını azaltmak hatta ortadan kaldırmada büyük bir adım.

Proje tüm dünyada ilk kez Türkiye'de uygulanacak yeni bir model üzerine deniliyor. Türkiye'nin şartlarına göre oluşturulan bir modelden bahsediyoruz.

Nükleer Enerjiye karşı çıkanlara şunu sormak istiyorum:
"Geçtiğimiz günlerde yaşadığımız enerji kesintisinin sebebi hala açıklanmadı net bir şekilde. Neden ülkemizin enerjide dışa bağımlılığını azaltma girişimine karşısınız" ??????

Türkiye'nin enerjiye dışa bağımlılığını azaltması birilerinin cebine girecek olan paranın azalması demek. Bunu da sizin gibi spekülasyonlar ve varsayımlar ve karamsar tablolar izleyen kişilerle ne yazık ki sağlıyorlar. Tabiri caizse ekmeklerine yağ çalıyorsunuz.

Arkadaşlar gerçekçi olalım. Japonya da nerdeyse her gün depremler oluyor ve her yıl büyük bir deprem yaşıyorlar. Deprem kuşağının göbeğindeler ve en son ki nükleer santral faciası dışında (Japonya'da kurulmuş en eski tesis) bir facia yaşandığı görüldü mü?

Gerçekçi olalım lütfen. " Nükleer enerjiye karşı olacağınıza nükleer enerji alanında ülkemizin gelişmesi adına bir şeyler yapalım" NOKTA
 
Türkiye de en büyük enerji kaynağı olan Elektrik'in tamamı şu an Özel Sektöre satıldı, Dışa bağımlılıktan şikayet edenlerin haddine değil Nükleeri konuşmak. Elektrik kesintisinin sebebinin açıklanmamasının cevabını Devlet yetkilileri verecek biz değil ! Nükleer Santral ancak son şans olarak kullanılabilir ve son şans demek için daha çok yılları var bu ülkenin önünde, nükleeri savunanlar niye başka enerji kaynaklarını alternatif olarak sunamıyor ben de onu anlamış değilim. Bir ülke Nükleer enerji kullanarak büyük yada gelişmiş ülke olmaz. Her olayda şu ülkede de var bu ülkede de var... falan filan o ülkeler aya da çıkıyor, kuyruklu yıldızın üstüne de konuyor, uyduları da var, evreni bize onlar anlatıyor... bunları niye örnek almıyorlar.
 
Güzel bir tartışma devam ediyor herkese katkısından dolayı şahsen teşekkür ederim.

Bu konuyla ilgili paylaşımlar olmuştu sitemizde. O konulardan birinden alıntı yapmak istiyorum.


https://www.cevremuhendisleri.net/konu/munazara-dunyanin-nukleer-enerjiye-ihtiyaci-var-mi.7118/


Bazı arkadaşlarımız haklı olarak enerji ihtiyacımız artıyor ve bu açığı kapatmamız gerekiyor demektedir. Fakat aklımda epeyce soru oluştu yazılanları okuduktan sonra.
  1. Ülkemizde ki uranyum rezervi ne kadardır?
  2. Bu rezerv nükleer tesis işletilmesinde kaç yıl yetecektir?
  3. Nükleer tesisin işletme ömrü ne kadardır?
  4. Atıklar hangi teknoloji ile bertaraf edilecektir?
  5. Tesisi işletecek kalifiye eleman var mıdır?
  6. Tesis kim tarafından denetlenecektir?
  7. Tesisin ülkemiz ekonomisine katkısı yıllık ne kadar olacaktır?
Sizlerden ricam sorularımı cevaplamanız yönündedir tabi ki kaynaklarıyla birlikte.
 
@Sadık Serhat Yılmaz

Sadık bey içerik olarak haklı olduğunuz kısımlar var. Lakin burada kimse enerjide dışa bağımlılık kalkmasın demiyor zaten. Kesinlikle kalksın fakat şunu sormak lazım yöntemi bu mu olmalı? Alternatif enerji kaynakları neden gözardı ediliyor ? Ayrıca şöyle de bir durum var


Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş. Ankara, Kırıkkale, Zonguldak, Bartın, Karabük, Çankırı, Kastamonu.
Meram Elektrik Dağıtım A.Ş. Kırşehir, Nevşehir, Niğde, Aksaray, Konya, Karaman.
Sakarya Elektrik Dağıtım A.Ş.Sakarya, Bolu, Düzce, Kocaeli.
Osmangazi Elektrik Dağıtım A.Ş.Eskişehir, Afyon, Bilecik, Kütahya, Uşak.
Uludağ Elektrik Dağıtım A.Ş.Balıkesir, Bursa, Çanakkale, Yalova.
Çoruh Elektrik Dağıtım A.Ş.Trabzon, Artvin, Giresun, Gümüşhane, Rize.
Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş.Sivas, Tokat, Yozgat.
Fırat Elektrik Dağıtım A.Ş.Elazığ, Bingöl, Malatya, Tunceli.
Trakya Elektrik Dağıtım A.Ş.Edirne, Kırklareli, Tekirdağ.
Yeşilırmak Elektrik Dağıtım A.Ş.Samsun, Amasya, Çorum, Ordu, Sinop
Akdeniz Elektrik Dağıtım A.Ş.Antalya, Burdur, Isparta
Boğaziçi Elektrik Dağıtım A.Ş.İstanbul İli Rumeli Yakası
Gediz Elektrik Dağıtım A.Ş.İzmir, Manisa
Aras Elektrik Dağıtım A.Ş.Erzurum, Ağrı, Ardahan, Bayburt, Erzincan, Iğdır, Kars
Dicle Elektrik Dağıtım A.Ş.Diyarbakır, Şanlıurfa, Mardin, Batman, Siirt, Şırnak
Vangölü Elektrik Dağıtım A.ŞBitlis, Hakkari, Muş, Van.
İstanbul Anadolu Yak. El. Dağ. A.Ş.İstanbul ili Anadolu Yakası.
Toroslar Elektrik Dağıtım A.Ş.
[TBODY] [/TBODY]

yukarıdaki 18 firma zaten özelleşmiş durumda. Aslında zaten kendi elimizle bağlıyoruz kendimizi.

Evet tüm dünyada bir çok ülke nükleer santral kullanıyor. Ama şu konuyu da göz ardı etmeyiniz lütfen bu ülkelerin bir çoğu ki bunların içinde almanya , italya , ingiltere , belçika , avustralya , danimarka gibi bir çok ülke enerji politikalarındaki düzenleme ve değişikliklerle nükleer enerjiden vazgeçmiş durumdalar. Yani bardağın ne tarafından baktığımızla alakalı bu durum biraz da.

Nükleer facianın olup olmaması bence önemli olan etken burada. benim için 1 de aynı 5 te aynıdır. Deprem ve inşaat alanında bu kadar kendini geliştirmiş bir ülkede depremle iç içe yaşayan bir ülkede bu olabiliyorken ben halen ülkemiz deprem şartlarında ve durumunda sağlıklı olacağına inanmıyorum
 
@Sadık Serhat Yılmaz
Birçok ülke başka doğal ve çevreyi ekosistemi koruyan enerji kaynaklarını da kullanıyor, neden illa nükleer ?
@Sadık Serhat Yılmaz
Avantajlarını mühendis gözüyle tek tek sayar mısınız, dezavantajlarıyla birlikte.
@Sadık Serhat Yılmaz
Türkiye2nin şartları uygun değil demek ki ve kimsenin sonucunu bilmediği bir deneme projesi o zaman ?
@Sadık Serhat Yılmaz
Sebebini devlet açıklamamış/açıklayamamışken siz bunun dışa bağımlılıktan kaynaklandığını nereden anladınız, kaynağınız nedir ? Elektrik kesintisini bile takip edemeyen bir sitemden nükleer kontrolünü neye dayanarak bekliyorsunuz ?
@Sadık Serhat Yılmaz
Biz zaten elektrikte dünyanın en çok enerjisini üretsek yine dışa bağımlı oluruz zaten mevcut işletmeler özelleşti devlet ben sana devredeyim sen bana sat diyor. Kurulacak nükller santral enerjisinin ne kadarı bizim olacak, rezervi biz nereden satın alacağız araştırdınız mı ?
@Sadık Serhat Yılmaz
Evet Japonya da hergün deprem oluyor bir bina bile çatlamıyor çünkü binalarını bunu düşünerek inşa edeiyorlar, Türkiyede hergün deprem oluyor binlerce insan ölüyor. En son iki santral dışınca olay oldumu diyorsunuz arkasından facia yaşandı mı diyorsunuz bu ne yaman çelişki, farkında değilsiniz bence siz tehlikenin küçük bir sızıntı bile yeter zaten, hangi mantıkla bu kadar rahat konuşuyorsunuz ??
@Sadık Serhat Yılmaz
Evet gerçekçi olalım @Sadık Serhat Yılmaz neden nükleer enerjiyi bu kadar şiddetle savunduğunuzu, BİLİMSEL ve MÜHENDİSLİK çerçevesinde açıklar mısınız. Sorularıma bu şekilde cevap vermeyip sadece tartışmak amaçlı birşeyler yazarsanız size cevap yazmayacağım.
 
Enerjide dışarıya bağımlı olmacağız diye sevinen arkadaşlar. Nükleer santrali biz kurmuyoruz, muhtemelen radyoaktif hammadde de dışarıdan alınacak. Rusya istediğinde teknik desteği de kesebilir onların elinde herşey biz toplumca bilmiyoruz nasıl çalıştığını. Afedersiniz biz neye bağımsız olacaktık? Düne kadar yaşanan ölümlü iş kazalarını bıraktım, iş güvenliği konusunda müfettişin inşaattan düşüp ölmesine neden olduk. ÇED raporunda bir şey dikkatimi çekti kimse yanlış anlamasın arkadaşlar. Nükleer Santral kurulması ülkenin önemli bir tercihidir. Karar verilmesi de bu ülkemizde ÇED raporuna bağlıysa, hazırlayanların akademik geçmişlerine ve yaşlarına dikkat etmek lazım. Kendimin özeleştirisini yapayım kimseyi incitmek veya yargılamak değil niyetim herkes işini yapıyor. Ekibin çevre mühendislerinin doğum tarihleri 1983 ve sonrası. Bazılarıyla aynı yaştayım ve bazıları benden küçükler. Ben nükleer santrallerin çevreye zararı konusunda böyle bir rapor hazırlayamam benim bu konu da mesleki birikimim yok. Bu raporu hazırlayacak kadar da üniversitede radyoaktif atıkların yönetimi ve nükleer santrallerin çevreyi kirletici etkileri hakkında eğitim vermediler. Rapor hazırlamak demek yönetmeliğe uygun bertaraf edilecek yada sınır değerlerden düşük olacağı tahmin ediliyor diye yazmak değildir.
 
ya arkadaşlar lütfen çok rica ediyorum; nükleer destekçisi bir kişi de çıkıp güzel bir video, tablo ya da bilimsel bir araştırma paylaşsın. olamadı bilimsel olmayan bir araştırma yapsın.
lütfen yapın. benim korkularımı giderin. ikna edin. ben olumlu tek yan göremiyorum.
destekliyorsanız verilere dayanarak linkler ile açıklamalar yapın. hepiniz mühendis olduk. kaynaklar ile konuşalım.
birbirimizi ikna etmeye çalışalım. hiçbirimiz akkuyuda çalışmayacağız. o işten para kazanmak vb gibi bir derdimiz yok...
kızmadan, kırmadan....
 
@ritimsiz kafamda bir soru var, bana yardımcı olabilir misin :

Bizi başkalarının kullandığı nükleer tehlikelerden nasıl koruyabiliriz ? Etrafımızdaki, yada dünyadaki bir çok ülke de nükleer çalışmalar, tesisler, sanayiler mevcut. Bunlardaki tehlikeler de bize çok uzak değil, onların teknolojilerini durduramıyoruz ama. Yani örnek yaşanmış bir olay olarak, Amerika'da üretilen atom bombası gitti Japonya'yı vurdu. Bu riskler için nasıl bir çözüm bulunabilir ?

Bak yazarken bir soru daha geldi aklıma(vaktini alıyorum kusura bakma) : Diğer ülkelerdeki nükleer atıkların ilerde birgün bize gelmesi ihtimalinin tam olarak önüne nasıl geçebiliriz ? Bir sabah bir tarlada, denizde veya başka bir yerde nükleer bir atıkla karşılaşmama ihtimalini nasıl minimize edebiliriz ?

Konu ile ilgili bilgilenmek istiyorum, Saygılar.
 
Fatih Bey, bende size bir soru sormak istiyorum . ÇMO'sının raporundan edindiğim bilgi yanlışım varsa düzeltin.
15 yıl boyunca Türkiye'ye ödeme yapılmayacak. 15 yıl sonra kar'ın %20'si ödenecek.
Ekipmanlar Rus firmalardan tedarik edilecek. Başta Rusya'nın hissesi %100 olacak. Hiçbir zaman Rusya'nın hissesi %51'in altında olmayacak.
1. ve 2. ünitelerde üretilen enerjinin %70'ini ve 2.3. ünitelerde üretilecek enerjinin %30'unu almayı garanti ediyor canım Türkiyem.
Gerisini istediğin gibi piyasaya satabilirsin diyor.
Ben bunun neyine sevineyim? Ben neye bağımlı değilim? Bence hiç tehlikesiz kendine enerji üreten Rusya. Ülkesinden uzakta ülkesindeki insanlara zararı yok. Kusura bakmayın kendimi sömürgeci devletin elinde hissettim.
 
@Canan Erkan sizin öğrenmek istediklerinize ben cevap veremem :), çünkü ben nükleer ile ilgili bilgilenmek istiyorum, konu benim için yeni. Kafama takılan soruları soruyorum. Bilen arkadaşlar eminim sizin sorunuzu da cevaplayacaklardır. Saygılarımla.
 
@Fatih Çoban

Fatih bey , atıklarla alakalı olarak şunu söyleyebilirim, zaten radyoaktif maddeyi taşıyan aracın standartları bellidir. Biz sınırdan elimiz cebimizde girerken bile zorlanıyoruz,araçlarla geçerken zorlanıyoruz, radyoaktif bir maddeyi komşularımız(!) bizim sınırımızdan bu şekilde girip herhangibir noktaya bırakmaları mümkün değil. He imkansız mı ? hayır sonuçta sınır kapılarındaki adamlara rüşvetlerle yıllarca nasıl kaçak giriş çıkışlar yapıldığı biliniyor. Ancak başta da belirttiğim gibi öyle gelip tarlanın birine radyoaktif atığı bırakıp kaçtım gibi bir durum çok mümkün değil..

İlk sorduğunuz soruya gelecek olursak, şimdi biz bu santralle birlikte nükleer alanda ilerleme kaydetmeyeceğiz. Bize uranyumun toryumun nasıl işleneceği değil santralin nasıl yürütüleceği aktarılacak. yıllar önce boğaz köprüsünü yaptıklarında nasıl yapacağımızı bize göstermemeleri ve bakımlarını yaptırırken de halen onlardan hizmet almamız gibi bir durum.. Özetle teknolojik olarak bir ilerleme kaydedemeyeceğimizdir.

Konuya sürekli muhalif bir tavırla yazıp işin hiç mi güzel tarafını görmüyorsun arkadaş diyenler olabilir. Dediğim gibi yurdumda 10-15 tane termik santral yapılacağına 1 tane nükleer santral yapılsın eyvallah bence termik santral kısa vadede çok daha zararlı. Ama diyorum ki önümüzde sadece bu 2 seçenek yok. 3. hatta 4. seçeneği niye değerlendirmiyoruz. yapacağımız 1 tane nükleer santral bizi dünya ekonomisinde en üst noktalara mı taşıyacak? Örnek verdiğimiz ülkeler birer birer yenilenebilir enerji kaynaklarına geçiyorken biz niye direk oradan başlamıyoruz ?

Not; Geçmiş konuşmalara göz atarken bir arkadaşımızın ' tek dayanağınız çernobil felaketi' diye bir cümle kurduğunu farkettim ki akl-ı selim her insan bu örneği yeterli görürken bunun dışında 2 adet daha nükleer kazayı örnek vermişiz fakat halen gerçek görülmek istenmemiş yazık.
Ayrıca bu firma rosatom yada Atomstroyexport şirketi bir kez hata yaptı diye bir daha hiç iş yapmasın mı diye de ufaktan soft bir düşünce hasıl olmuş. Tabii ki hepimiz hata yapıyoruz fakat öyle bir deney yapıp işler sarpa sardığında ' aa pardon ' denilip işin içinden sıyrılınabilincek bir durum değil bu. Ateşin sıcak olduğunu bilmek için bir kez yanmak yeterlidir..
 
Gerçekten güzel tartışma dönüyor. @Fatih Özcan sorduğun soruların cevapları Akkuyu NGS ÇED Raporunda yazmaktadır.

Tüm yazılanları okudum. Bazı noktalarda işler yeni Türkiye-Eski Türkiye kıyaslamalarına dönmüş olsa da çok güzel sorular sorulmuş ve genel tartışma daha çok bir kaza anında yaşanabilecek çevre-iş güvenliği ve sağlık faciaları üzerinden dönüyor. Tesisin işletilmesi sırasında oluşabilecek kirleticiler (radyoaktif atıklar hariç) diğer enerji üretim tesislerine nazaran çok daha az miktarda oluşacaktır.

İSG'ci arkadaşlar bilirler hiç bir zaman risk faktörü 0 olmaz. Riski 0'a yaklaştırmak için proaktif değerlendirmeler şarttır. Ancak en etkili proaktif yöntemler bile yapıldığı zaman şartları göz önüne alındığında etkili veya etkisiz olmaktadır. Ayrıca dikkat ettiysek genelde proaktif çözümlerimizin bile aslında reaktif çözümler olmasıdır. Burada ise insan faktörü devreye girmektedir ve risk katsayısı 0'dan hızla uzaklaşmaktadır.

Riski 0'a yaklaştırabilmek için denetleme gerek ancak denetleyici kurumların yozlaşmadığını nereden bileceğiz? Veya denetçilerin? Ya da bizim? Denetçiler uygunsuzluk verdiğinde alkışlayıp, uygundur raporu verdiğinde yuhalayacak mıyız? O zaman biz de taraf olmuyor muyuz?

Konunun başında bir kaç tane video paylaşmıştım. Nükleer enerji nedir? Nükleer enerjinin faydaları-zararları nelerdir diyerek. Buna göz atmanızı öneririm.
 
Nükleere karşı değilim.FAKAT;
A, B ya da C planı değil “başka yolumuz yok” diyebildiğim zaman desteklerim.Şu aşamada, özellikle Türkiye ve dengi ülkelerde nükleere sonuna kadar karşıyım. Neden?
Gerçekçi olalım ki, ülkemizde mühendisin, zeki insanın, yaratıcılığın ve yeteneklerin çok da önemsendiğini söyleyemeyiz. Mezuniyet aşamasına gelmiş bir mühendislik öğrencisinin (eğer farklı bir ülke ya da kaliteli bir firmada çalışmayacaksa) seve seve işine yöneldiğini pek görmedim.Ya bölümünde akademik kariyer ya da işletme masterlarıyla falan yönetici pozisyonları arayışında olmalarını da tesadüf olarak görmüyorum zaten. Mühendisine değer vermeyen bir ülkede böylesine mühendislik ve sorumluluk gerektiren bir santral???düşündürücü..Zira söz konusu çekirdek çitlemek için değil!
Sorumluluk dedim de!Çoğu kişi de bahsetmiş haklı olarak, bir enerji/elektrik kesintisi oldu ve bunun açıklaması dahi yapılamadı.Ne sebep ne sorumlu yok!Trafodaki kediler vardı bir ara ama….Sadece elektrik kesintisi değil, ülkemizde bitmek bilmeyen maden ve inşaat faciaları, iş güvenliği eksikliğine bağlı sayısız ölüm ve dahası.. Bunları bile önleyemezken kimse beni “nükleer kurulsun da bak nasıl güzel olacak..” yalanına inandıramaz. Derler ya; canımızı yolda bulmadık!
Ülkenin ilerlemesi ve kalkınması, dışa bağımlılığın azalması falan deniyor..İlerleme ve kalkınma nükleerle değil beyinle olsun önce..kullanmayı, kurmayı ve yönetmeyi bilmediğimiz bir santralin varlığıyla övünmek ne derece mantıklı?Uranyum rezervleri ne kadar yeterli sanılıyor? Daha bu santralin bakımları var.Kim yapacak??Çok daha önemlisi atıklar ve bu atıkların depolanması saklanmasasdgghagsfdjasd!!!Dışa bağımlılık azalıyor gibi görünürken çok daha ciddi bağımlılıklara yol açacağı aşikar değil mi? Bir hastalık için kullandığınız ilaç ve onun yan etkileri gibi düşünün..Baş ağrınız azalıyor belki ama mide kanamasından ölüyorsunuz!!!
Bu yüzdendir ki çed raporunda belirtilenler ve daha önceki yıllarda yaşanan felaketlerin olası bir tekrarı durumunda hiç hafife alınamayacak kadar ciddi sonuçlar doğuracağının artık farkında olmak gerekir. Bir gün kalkıp o felaketin de “FITRAT” olduğunu söylemelerine yüreğim dayanamaz! Çok daha yenilenebilir, çok daha akılcı ve çok daha az tehlikeli kaynaklarla ilerlemektense neden teknoloji, bilim ve dünya gerceklerini bu kadar geriden takip etme hedeflerinde olduğumuzu sorgulamadan duramıyorum. Kafalar çok güzel..
Naçizane fikrimdir..Aklımda duracağına buralarda dursun istedim..!
 
@Fatih Çoban


Bakın sn @Fatih Çoban; 1970 ve 1990 arası yıllarda olsaydık çok net bir şekilde ben 'ithal' bile olsa Nükleeri desteklerdim; çünkü o yıllara göre ülkenin kalkınmasında çok ciddi katkısı olacak bir teknolojik yenilik. hatta o yıllarda ithal teknoloji ile kurulup Üniversite de bunu destekleyen bölümler açılıp akademik araştırmaları için ülke ekonomisinin çok ciddi bir kısmının ayırabilirdim. Fatih bey; bakın bu dediklerimi yaparken yine o yıllarda yaşayan bir çevre mühendisi olduğumu varsayıyorum.

daha önceki yazılarımı okursanız eğer orada da açıkça söyledim;
mutlak suretle savaş karşıtı birisi olsam bile, ülkem nükleer araştırma ve geliştirme yapacak olsa, ASELSAN ya da Türkiye Atom Enerjisi kurumu ya da bir başka ulusal bazda olan bir kuruluş bu araştırmalara başlasa yine desteklerim... hatta iran örneğini vermiştim. İran gibi Nükleer araştırmalar için dünya bize karşı çıksa, amborgo uygulasa bile yine desteklerdim. ama şimdi rus himayesi altın da hiçbir Türkiye vatandaşı bu prosesi bilmiyorken ve bir hata olduğunda ciddi çevresel boyutu bir santrali ülkemin topraklarında istemiyorum.

kesinlikle öyle düşünmemekle birlikte 'türkün türkten başka dostu yoktur' diyen insanlar bile komünist dedikleri rusya tarafından bunun yapılmasını destekliyor. ha japonya yapsa da kesinlikle hayır derim.


bakın günümüzde enerji işi çığrından çıktı, öyle güzel prosesler varki; güneş rüzgar vb demek istemiyorum size tekrar tekrar. büyük resme bakmak zorundayız. 2015 yılında 1970 modası tehlike faktörü yüksek bir projeye vatandaş olarak ya da mühendis olarak ya da Çevre mühendisi oalrak karşı çıkmak hepimizin boynunun borcudur. ülkemzde Eneji Mühendisliği diye bölüm yok henüz.. ama nedense bütün dünya savaşları enerji üzerine yapılıyor. petrol enerjiye dönüşebildiği için değerlidir mesela...
her alanda olduğu gibi enerji teknolojilerinden de geri kaldık geri bırakıldık.
şimdi hepimizin 1970 model bir nükleer projesinden çok, 2025 model enerji projelerine ihtiyacımız olduğunu anlaması gerekmektedir. ve çevresine anlatması gerekmektedir.

hatırlarmısını bilmiyorum; bu ülke 2012 yılında 'türkiye artık kendi arabasını yapmalı' diye bir laf ortaya atılmıştı...
bu nükleer işi de aynı böyle...
'türkiye kendi elektrikli otomobilini üretmeli' dense tamamen destekleyeceğim proje bildiğin dünyanın ekonomisinin bel kemiğini oluşturan otomotiv sektöründe, piyasa payı kesinleşmiş şirketlerle aynı alanda 'fosil yakıtlı' motorla çalışan arabalar üretmek için uzun süre türk firma aramıştı.. gazete arşivlerinden ulaşabilirsiniz...

bakın 1950-1960 yıllarında bir fosil yakıtlı araba projesi ülkeyi çok ciddi bir şekilde kalkındırır. çünkü pazarda arz ile talep birbirini karşılamamaktadır. ama 2015 te otomotiv sektöründen para kazanmak istiyorsan ya elektrik ile en uzun menzili giden ve en hızlı şarj olan otomobili üreteceksin ya da uçan otomobili sen yapacaksın. benzinli otomobil yapacam dersen dünya devi şirketler kimliğini taşıdığın ülkeyi kaale bile almazlar.


enerji piyasasına gelince;
artık kendimi tekrar olayına girdiğimden pek tadı kalmadı ama;
yeni bir enerji politikası yapılması zorunludur. mevcut sistemdeki enerji açığını azaltmak için nükleer yapmanın hiçbir anlamı yoktur.
enerji üretiminde bireyselliğe geçilmek zorundadır.
60 haneli köye elektrik götürmek için diktiğin direklerin maliyetini hesaplayıp, yerleşim yerinden aylık olarak topladığın elektrik faturası bedelini bir kıyaslayınız. padişahın oğlu orada yaşıyor olsa oraya elektrik vermezsiniz. ha şehire göçe zorla demiyorum kesinlikle. sadece oradaki hanelere kendi elektriğini ürettirme zorunluluğu getir. çok zor değil bir yönetmeliğe bakar.
sonra 4 kat ve üzeri tüm apartman ve site projelerinin hepsine enerji gereksiniminin %40 ını kendi yenilenebilir enerji sstemleri ile sağlamaya mecbur et. hep emlak emlak diye övünüyor bu arkadaşlar... ama o projelerde 1970 kafasıyla yapılıyor maalesef.
sonrasında bakalım bakalım bu enerji açaığı oranı ne kadar doğru...


kısaca istendikten sonra alternatif çok... yeterki yenilikçi ruhlara sahip olalım ve temiz bir gelecek isteyelim.
ki yaşama hakkı anayasamızda hepimize verilmiştir.

radyoaktif atıkların ülkemize getirilmesi vb gibi konulara @Aykut Moralar arkadaşımız cevap vermiş. @Fatih Çoban yeterli değilse bende cevaplayabilirim.

ülke olarak ermenistan daki nükleer santrali kaldırtmak için dünya çapında kampanya başlatılıp, uluslararası tüm çevreci örgütleri ülkem insanlarının yanında durmaya davet etmek dururken, kamuoyu baskısı yapmak varken, bizde mi bir nükler kuralım? 'yanlışa yanlışla karşılık vermek' pek doğru bir çözüm değildir Fatih bey.

atom bombası olayına gelince; ülke olarak atom bombası değil yapmak satın bile alamıyorsun. ama adamlar senin topraklarında atom bombası ile aynı mantık doğrultusunda enerji üretecek.. işte sıkıntı burada başlıyor zaten...
 
Dün okumuş olduğum bir yazı neticesinde olaya farklı bir bakış açısı getirir diye bir kaç paylaşım yapmak istiyorum.

Şimdi biz hep nükleer santralin enerji olarak bize getirilerini önümüze koyup insani ve çevre yönünden negatif etkilerini insanlara göstermeye çalışıp tabir-i caizse '' parası batsın çocuklarımızın geleceği tehlikede '' diye düşünerek karşı durduk. En azından benim bakış açım bu yöndeydi. Şimdi mersine yapılacak nükleer santralin ülkenin turizm sektörüne olan etkisi ne olacaktır ? 1976 larda yapılan araştırmaya dayandırılarak akkuyu sonucuna varan hükumet acaba kurulacak bu santralin yıllık olarak yaklaşık 10 milyar $ gibi bir getirisi olan turizm sektörünü baltalayabileceğini hiç hesap etmiş midir ? Üşenmeden araştırdım diğer ülkeler bu seçimi neye göre yapmışlar diye. tabii ki bir çoğu çalışma prensibine göre ayrışmakta, meteorolojik veriler ön planda ama ne ingilterede ne almanyada ne fransada turizm bölgeleri civarında böyle bir oluşun yok. (paris in yaklaşık 180 km yakınında 1 tane santral var onu da belirtmeden geçmeyeyim. ) Şimdi Turizmi etkilediğini varsayalım + mersinden sanayinin göbeği diye adlandıracağımız marmara bölgesine ortalama 550-600 km arasında hatlarla taşınması bu hatlarda oluşacak mevcut kaçaklar ı da dahil ettiğimizde sonu ne çıkacak merak ediyorum.. He ben bu beynimle düşünüyorum da devlet büyüklerimiz sanki bunu düşünmüyorlar mı? tabii ki düşünüyorlardır yada umarım düşünüyorlardır...
 
çernobil gibi bir kaza olduğu zaman enerjide asla dışa bağımlı olmayacağız, enerji problemi yaşamayacağız çünkü biz olmayacağız ve destek veren arkadaşlar geri dönüşü olmayan bir kazada yine bunları savunacaklar mı ? Sanki santral kurulduğunda ülke uçuşa geçecek gibi bir algı var yok öyle bir dünya. Bugün santral sahibi ülkelerde bile ekonomik krizler yaşanıyor düşüşler var. Enerji ile gelişmişlik doğru orantılı değil. Bilim teknoloji üretirsen gelişirsin. Gelir adeleti olursa gelişirsin. üç tarafımız denizle çevrili su sıkıntısı yaşıyoruz. BAE topraklarının beşte dördü çöl. Sıcaklık kışın 26 derecenin altına inmiyor. Nehir ve göl yok.Kullanılan suların %35’i deniz suyunun arıtılmasıyla elde edilmekte deniz suyu arıtımında dünya 2. si. kullandıkları suyu tekrar arıtıp tarımda kullanıyorlar. Bu adamlar dışa bağımlı değil gelin bizim suyu arıtın demiyorlar teknoloji var yapıyorlar.
 
Üst