• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

Hergün bir şeyler yaz...

Çiğdem Aksoy

Kayıtlı Kullanıcı
Katılım
10 Mart 2010
Şehir
Tekirdağ
Firma
..
Merhaba arkadaşlar; aklınızdan geçen güzel / özlü / komik sözleri burada paylaşabilirsiniz çok uzun olmamakla beraber bir iki cümlelik sözler yazmanız dileğiyle...

Yalnız çok rica ediyorum bu konu altında soru sormayın günlük paylaşmayın konuyla alakalı olmayan bir şey yazmayın beğeniyorsanız yalnızca ''beğen'' butonunu kullanın ayrıca teşekkür etmek için yeni yazı yazmayın. Mesajlara alıntı yapmayın.
İyi Eğlenceler...
 
ÖĞRENCİ EVİNİN İLGİNÇ YANLARI...

Her öğrenci evinde muhakkak nöbetçi sistemi uygulanır ve günün nöbetçisi, resmi köle statüsünde kullanılır. Yemek sırasında en az elli kere mutfağa gönderilir.

• Evdekilerin temel gıda maddeleri yumurta ve patatestir. Bu ikisinin birleşiminden 12 çeşit yemek yapılabilir. Çay yemekten sonra değil, yemekle birlikte içilir.
...
• Her gece kesinlikle saçma sapan bir tartışma konusu açılır. (Düşünmüyorum o halde yok muyum yani? Dünya döndüğü için mi güzel? Attan inip eşşeğe binilir mi?)

• Her evin muhakkak suyu, çayı deviren bir sakarı vardır. Ha bi de işlerden kaytaran tembeli bulunmaktadır.

• Yemek yapmaya karar verilir ve yemek yapmaya başlandığında eksikler ortaya çıkar, zamanla yarışarak yemek tamamlanır.

• Kesinlikle ama kesinlikle temiz çatal, kaşık, tava kalmayıncaya kadar bulaşıklar yıkanmaz.

• Her sabah derse geç kalınır ve öğle kalkıp okula yemek yemeğe gidilir. (Okulun yemeği ucuz olduğu için...)

• Sınav dönemlerinin favori cümlesi bu gece yatmıycam ders çalışcamdır. Gece yatılmaz ama ders de çalışılmaz.

• Evin duvarları vize-final tarihleri, ilginç sözler, nöbetçi listesi, harcama listesi gibi yazılı belgelerle süslüdür.

• Öğrenci evinin, öğrenci misafirleri de eksik olmaz ve gelen misafire önce bi kola al da içelimdiye başlanılan ısmarlatma olayına, iyice sövüşleninceye kadar devam edilir.

• Ev genelde bodrum ve giriş katta olduğundan, pencereden girilebilir özelliktedir. (Her ihtimale karşı bi pencere muhakkak içeriden kilitlenmeyerek açık bırakılır.) Dış kapı ise zaten kilitlenmez.
 
Kaderin ne olduğunu anlatamam dedi Şems...

Ama ne olmadığını anlatabilirim:

Kader, hayatımızın önceden çizilmiş olması demek değildir.

Bu sebepten 'ne yapayım kaderimiz böyle' deyip boyun bükmek cehalet göstergesidir.

Kader yolun tamamını değil, sadece yol ayrımlarını verir.

Güzergah bellidir ama dönemeç ve sapaklar yolcuya aittir...


Öyleyse ne hayatının hakimisin, ne de
hayat karşısında acizsin... '
 
Eflatun’a iki soru sormuşlar.

Birincisi; “İnsanoğlunun sizi en çok şaşırtan davranışları nedir?”

Eflatun tek tek sıralamış:
...
- Çocukluktan sıkılırlar ve büyümek için acele ederler. Ne varki çocukluklarını özlerler…
- Para kazanmak için sağlıklarını yitirirler, sonra sağlıklarını geri almak için para öderler…
- Yarından endişe ederken bugünü unuturlar. Dolayısıyla ne bugünü ne de yarını yaşarlar…
- Hiç ölmeyecek gibi yaşarlar. Ancak hiç yaşamamış gibi ölürler…

Sıra gelmiş ikinci soruya; “Peki sen ne öneriyorsun ?”

Bilge yine sıralamış:

- Kimseye kendinizi “sevdirmeye” kalkmayın! Yapılması gereken tek şey, sadece kendinizi “sevilmeye” bırakmaktır…
- Önemli olan; hayatta “en çok şeye sahip olmak” değil “en az şeye ihtiyaç duymaktır”.
 
''Hala anlayamadınız değil mi? Önemli olan haklı ya da haksız olmak değil! Kavganın kazananı yoktur. Ya kaybedersiniz ya da daha çok kaybedersiniz. Önemli olan kalp kırmamak. Önemli olan yargılamadan, karşılıksız sevebilmek ve iyilik yapabilmek. Haklı bile olunsa özür dileyecek kadar asil olmak, bilge olmaktır. Egonuzu kontrol edemediğiniz sürece, o sizi kontrol etmeye devam edecek. Böyle olduğu sürece tüm dünya sizin bile olsa asla mutlu olamazsınız."


Albert Einstein
 
"Durma üz kendini üzebildiğin kadar, hatalarını düzeltecekse.
Düşünme hiç şu anını, düşüncesizlik garantiliyorsa yarını.
Ve kork ölümden ölesiye, korkun seni ölümsüzleştirecekse."

William Shakespeare

"Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız, kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor."

Sabahattin Ali / Kürk Mantolu Madonna
 
Çeşitli üniversiteler ve kuruluşlarca yapılan
araştırmalar sonunda iyi ve huzurlu bir hayata
giden yolun sırları belirlendi
"The Journal of Happiness Studies" a...dlı derginin
saptamalarına göre mutluluğa götüren 9 altın
kural şöyle sıralanıyor.

1. Dış görünüşünüzü başkalarınkiyle
karşılaştırmayın. Unutmayın siz bir
yağlı boya tablo değilsiniz.

2. Hırslarınıza gem vurun. Hırslandıkça
mutsuzluğunuz artar

3. Geçinecek kadar para yeter. Çok para
biraz mutluluk getirir ama fazlasını veremez.
Zenginlik arttıkça saadet aynı oranda artmaz

4. Dahi olmadığınıza üzülmeyin. Yapılan
araştırmalarda fazla zekânın da mutluluk
getirmediği görülüyor

5. Mutluluk biraz da genetik. Bazı insanlar
genetik olarak mutlu olmaya daha yatkındır

6. Evliler bekârlara göre hayattan daha çok
tatmin duygusu alıyor

7. Allah'a ve öteki dünyaya inanmak hayata
bir amaç ve anlam kazandırır.
Yalnızlık duygusunu yok eder

8. Bencil değil, verici olun

9. Zarafeti elden bırakmayın, kırıcı olmayın
 
Uzun evliligin sirri ;
Rizede uzun evliligin sirri konulu seminerde konusan 50 yillik evli temel diyor ki:
Esime hep iyi davrandim,memnun ettim,en onemlisi 25. yil donumumuzde onu Amerika'ya goturdum.
Sormuslar :
Peki 50. Yil donumunde esin icin ne yapacaksin ?
Gidip onu geri getirecegim :)
 
benim için Dünya harita üzerindeki bir şekil değildir. Benim dünyam arkadaşlarımdır. Bir arkadaşımın gitmesi dünyanın yok olmasıyla aynı şeydir.
 
Duyduğum, dokunduğum, gördüğüm, tattığım, kokladığım için var bu dünya..Farkında olduğum için.. Kendim yazdım, kendim oynadım en başından beri..
O yüzden ki bir dünya yarattım, roller verdim sahnedekilere..
Sevdim; sevgilim, paylaştım; dostum dedim..
En derinimde hissettim; annem, kızdım da kıyamadım; babam dedim..
Geçer dediklerimi geçirdim..
Biter dediklerimi bitirdim..
Nefret ettiklerimi ...sildim, geçtim..
Gün oldu; silkindim, yeter dedim..
Geride bıraktıklarım hesap sormaya kalkmasın o yüzden bana..
Farkında olduğum için var oldunuz, vazgeçtiğim için bugün yoksunuz..
Bu nasıl bir cüret ki; bir başka hayata müdahil olma, umarsızca sorgulama, pervasızca yargılama hakkını bulur insan kendinde..
Haddinizi aşmayın ey faniler..
Ben yok olmayı kabullenirken, kar taneleri mütemadiyen ayak izlerimi kapatmaktayken, güneş bile her gün batarken, sizdeki ne arsızlıktır; silinmeyi dahi kabul edemiyorsunuz bir başka faninin zihninden.. Mezarlıklar, kendini vazgeçilmez sananlarla doluyken, yerin üstündeki bu şatafat da neyin nesi oluyor acep?
Uğraştırmayın da dağılın hadi..
Dağılın ve gidin, ama bilin..
Kör cehalet çirkefleştirir insanları!
Suskunluğum asaletimdendir...
Her lafa verecek bir cevabım var...
Lakin bir lafa bakarım lafmı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye...

Mevlana Celaleddin Rumi
 
Kadınlar üzüm gibidir.Gösterdiğiniz ilgiye göre ya şarap olur,ya da sirke.

Temel karısı Fadimeyi o kadar çok seviyormuş ki ,her akşam yatarken dua ediyormuş;
Allahım... Fadime'nin başı ağrımasın,benimki ağrısın.Onun bir yeri kırılmasın ,benim kırılsın.O üzülmesin , ben üzüleyim.Son olarak da şöyle diyormuş ;
-AAllahım... Fadime'yi dul bırakma,beni bırak !...

İnsan fırsatların gelmesini bekler.
Fırsatlar da insanın gelmesini...
Fırsatlar bekler... insan bekler..
Ama kazanan hep mazeret olur. Paulo Coelho
 
Gülmek, "Saf" denme riskini göze almaktır;
Ağlamak ise "Duygusal" görünme riskini.
Birine yakınlaşmak, "Kendini kaptırma" riskini;
Duygularını açmak, "Kendini ortaya koyma" riskini;
Hayalleri ve düşünceleri sergilemek ise
"Onları başkalarına kaptırma" riskini göze almaktır.
Sevmek, "Karşılık görememe" riskini,
Yaşamak ise; ”Ölme” riskini göze almaktır.
Umutlanmak, "Hayal kırıklığına uğrama" riskini,
Çabalamak ise "Başarısız olma" riskini göze almaktır.

Ama riskler yaşanmalıdır.
Çünkü hayatımızın en büyük riski, hiç risk almamaktır.
Hiç risk almayan kişi, belki acı ve üzüntülerden korunabilir;
Ama büyüyemez, sevemez, değişemez, hissedemez, öğrenemez.
Garanti arayışlarıyla zincirlenmiş bir köle olarak yaşarken,
Bedelini özgürlüğünü kaybederek öder.
Sadece riski göze alabilen kişi hürdür!!
 
Üst