• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

ÇMO Hayalinizdeki çmo

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

Fatih Özcan

Site Kurucusu
Katılım
7 Aralık 2008
Şehir
Yurt Dışı
Firma
ABL Group
Birçok meslektaştan odayla ilgili yakınmalar her zaman duymaktayız.Bir süre sonra oda seçimleri de olacaktır. Yönetim değişsin ya da değişmesin, tüm meslektaşlara hayalinizdeki odayı tarifler misiniz?Maddeler halinde odanın yönetim anlayışı nasıl olmalıdır? Nasıl bir strateji izlenmelidir?

Not: Tahrik edici düzeyde yazılan siyasi mesajlar doğrudan silinecektir.
 
beni uyandırma görevine gönüllü olduğunuz için teşekkür ederim. hazır beni uyandırmışken fikirlerinizden, gözünüze takılan yanlışlardan ve uyurken neler kaçırdığımdan da bahsederseniz sevinirim. yazdıklarınızdan neyi, kimi ne sebepten dolayı eleştirdiğinizi dahi anlayabilmiş değilim.
 
çmo odasını çalışma şeklinden bahsediyoruz.nasıl bir oda olsun isterdiniz olumlu yada olumsuz .odanın teknik çalışmlarının yetersiz olduğunu ,çevre mühendisliğiyle ilgi değilde üszerine vazife olmayan işler karışmasını eleştiriyorum.
 
Oda herşeye karşı olmasın lütfen.Çevreci de olsun ama çevreciden daha çok Mühendis gibi davransın. Bir şeye karşı çıkıoyorsa bunu rakamlarla ifade etmeli.
Biz Çevre Mühendisiyiz.Sanayiler kurulsun ki biz Çevre Müh. iş sahası doğsun.
 
Hemen herkesin dillendirdiği sorun ÇMO'nın siyasi meselelerle meşgul olup asıl konusu olan çevre mühendislerinin sorunlarıyla ilgilenmemesi. Benim ÇMO'dan istediğim sadece çevre mühendislerinin sorunlarıyla da ilgilenmek değil, aynı zamanda bu ülkede çevre mühendisliği alanında üniversitelerle birlikte bilimsel faaliyetlerde bulunmak. Biz ülke olarak bu alanda oldukça geriyiz, teknik yeterliliğimiz çok az, eğer bu ülkede çevre mühendisliğinin gelişmesini, teveccüh görmesini istiyorsak teknik alt yapımızı geliştirmek zorundayız. Bu gelişimi fertlerin tek başlarına bireysel çabalarıyla sağlamaları çok zor çünkü herkesin bireysel imkanları sınırlıdır. Ancak organize olmuş ÇMO gibi bir kurumun imkanları çok daha fazla olacaktır.
Kısacası görmek istediğimiz ÇMO, çevre mühendisliği alanında daha fazla faaliyet gösteren, hem mensuplarına iş alanı oluşturan, hem de kamuoyunu çevresel konularda bilinçlendiren ve çevre mühendisliğinin teknik-teknolojik altyapısının gelişiminde aktif rol oynayan bir ÇMO'dur.
 
Oda yönetimindeki kişilerin siyasi görüşleri belli. Odanın duruşu da her zaman kızıl bayrak kıvamındadır. Toplumsal meselelere karşı duruş sahibi olmak önemlidir elbette ama Bu kurum üyelerinin aidatlarıyla vardır ve üyelik bir zorunluluk. Hayata karşı duruşu odanınkinden farklı olan üyelerin görüşleri ne kadar dikkate alınmakta daha önemlisi oda yönetimince ne kadar SAYGIDEĞER bulunmaktadır. Mevzuyu olabildiğince basit bir örnekler somutlaştırmak gerekirse; bilmem nerede direniş yapan solcu kardeşimizi anan, 1 mayısta kızıla boyanan odamız 18 martta şehitlerini anmayı, mevlit kandilinde peygamberi anmayı hatırlamalıdır. Meselemiz onu bunu anmak, kutlamak değildir ama farklı görüşlerin konumunu göstermek açısından basit bir örnektir bu...
 
Merhabalar;
Oda siyasi kimliğinden uzaklaşmalı bu bir gerçek. Siyaset bulaşıcı bir hastalıktır. Bulaşırsan kurtulamazsın. Bağımlılık yapar insana. Ya iktidarsındır ya muhalefetsindir muhalefetin de iktidar olduğunu görmedim henüz. Muhalefet olmak da bağımlılık yapar o yüzden oda siyasi kimliğinden hep her şeye muhalefet olmaktan geri çekilmeli. Oda siyasetin uç noktasını yaşıyor şuanda. İlle de siyaset yapacağım dersen çalışma koşullarının ve maaşların düzenlenmesi ile ilgili istediğin kadar siyaset yapabilirsin bu konuda özgürsün. Ama sakın ola ki üyelerini karşına alma alırsan temellerin zarar görür seni meydana getiren bizleriz. Bizler bir zincirin halkaları gibiyiz. Kopmaya başladık mı çorap söküğü gibi durduramazsın. Bizi bir arada tutmakla, hakkımızı kazanmakla yükümlüsün. Ben odaya eyleme katılma demiyorum. elbetteki katılacak bir fikre karşı duruyorsa kendisiyle aynı fikirde olanlarla yan yana olacak. Ama bu fikir bütün üyeleriyle aynı fikir olmalı bilmem anlatabildim mi? Yani odanın herhangi bir eyleme katılması, benim kandilimi, bayramımı kutlaması ve bunu mail ortamından bana ve herkese ulaştırması ters geliyor. Beni rahatsız ediyor. Nedenine gelince hepimiz çevre mühendisi olabiliriz ama hepimiz Müslüman değiliz. Farklı dinlere inanan / dinlere inanmayan çevre mühendisi arkadaşlarımız yok mu aramızda? Benim birçok arkadaşım var şimdi kendi bayramımızı kutlarken onların inancı farklı diye onları dışlayalım mı? Ya da dini inancı yüzünden yılbaşı kutlamayan arkadaşınız yok mu? Bende o gruptan da arkadaş var. Oda ya da dernek asıl amaçları üyelerinin hakkını korumak, birlik ve beraberlik düşüncesiyle onları bir çatı altında toplamaktır. 1.amaç budur. Sen Eylem, kandil, bayram, yılbaşı diyerek üyelerini birbirinden ayırma cesareti gösterebiliyorsan kusura bakma zamanında dışladığın üyeler gün gelir haklı bir amaca hizmet ederken senin yanında olmazlar. Onlar yanında olmadığı sürece de sen sayıca az kişiyle hakkını geri alamazsın. Bir toplulukta bir eylemde sesin bile duyulmaz cılız kalır. Cılız bir ses kimseyi korkutmaz aksine güldürür. Sen yukarıda yazdığım 1.amacını yerine getiremiyorsan 2. amacına ya da 3. amacına geçemezsin. Yani beni yılbaşı eğlencesine herhangi bir eyleme davet edemezsin. Bayram seyran kutlayamazsın vermeden almak olmaz ben paramı verdim sen de hakkımı kazan davamı kazan ödeşelim. 2011 yılı çok çok zor geçti. Benim için bizim için. yılbaşı eğlencesine katılacak kadar moral de para da kalmadı bende. Yılsonu geldi ve işsizlik korkusu had safhada her an işsiz kalabilirim. Kime ne tabi olan bana olacak Ajandam hala gelmedi. Ajanda dediğin 3 kuruşluk şey ama emin olun o ajandayı kullanırken alacağım hazzı alamamak yıkıyor beni ajanda umurumda değil ajandanın manevi gücü önemli benim için. Odamın yanımda olduğunu hissediyorum azcık ama çok değil. İnternet sayfasını yenilediler haftalarca sayfama giremedim. Benim kullanıcı adımı kobay olarak kullandılar. Çevre görevlisi olayına hiç girmiyorum çünkü gerçekten sinirlerim zıplayıp duruyor. Bu konuda hiçbir şey değişmeyecek o yüzden boşuna kendimi hırpalamak istemiyorum. Para meselesi zaten başlı başına problem. ‘‘Ne kaaa ekmek o kaaa köfte’’ diye bi söz vardı. Bizim odanın hizmeti de buna benziyor ne kadar para o kadar hizmet o kadar hak mı? Sorgulamak lazım. Aidatımı 2007 den beri kesintisiz ödüyorum. Sonuç mu? Çevre mühendisleriyle ilgili asıl davamızı kazanamadık. Belediyelerde çalışan sözleşmeli arkadaşlarımızı kadro dışı bıraktılar oda arkamızda değildi. Birçok meslektaşımız asgari ücrette ve gerçekten çok zor şartlarda çalışmak zorunda. Oda arkamızda değil. Bir kariyer hedefimiz yok hayallerimiz var ama hayallerimize ulaşacak maddi manevi gücümüz yok. Patronların iki dudağı arasında zenginle fakirin arasında gidip geliyor ezilip duruyoruz. Artık öyle ki bir arkadaşımız işten çıkarılsın da yerine ben geçeyim durumuna geldik. Odanın siyasi görüşü olamaz olmamalı çünkü üyelerinin hepsi aynı siyasi görüşe sahip değil. Yukarıda bahsettiğim gibi yolun belli, amacın tek, düşüncen sabit, adımların sağlam olmalı ki herhangi bir rüzgârda fırtınada devrilmemelisin. Oda hakkında hiçbir zaman olumlu yapıcı bir eleştiride bulunmadım bulunamadım. Bunun fakındayım her çmo ile ilgili yazılarda yerden yere vurdum. Çok biliyorsan git sen yönet diyebilirsiniz. Belki bir gün ama şimdi değil. Ya da en iyisi gelene kadar en iyisi bu mu diyeceğiz? Kendim ettim kendim buldum odayı eleştireceğim diye sararıp soldum. Oda görevlerini bilsin, ben yoruldum artık şu maaş ve çalışma şartlarını iyileştir demekten. Şu iki maddeyi gündemine al valla söz başka bir şey istemeyeceğim senden. İş güç de istemiyorum ben bulurum işimi.
Yılbaşı dileğime gelince; Noel babadan yeni yıl için yeni kimlikli bol şubeli online hizmet konforu olan rahat samimi çizgileri düşünceleri belli bir oda istiyorum. Ve son sözüm noel babaya şömine yanarken bacadan ajandamı at tamam mı? En azından ısınırım. Ya da vazgeçtim atma ben onu bizim geri dönüşüm firmasına vereyim belki tekrar ajanda yapılır o zaman 2013 ajandasına yetişir.
saygılarımla...
 
bana göre ÇMO kendini kurumsallaştıramaması yukarıda arkadaşlarımızında bahsettiği gibi siyaset peşinde koşması. sorunu kendini bir kurum olarak ya görmemesi yada görmek istememesi. çevre ile alakalı her konuda okadar pasifki neyse çok konuşacak okadar söylenecek laf varki kim duyacak
 
epey fikir ve odanın ana hatlarıyla bir resmi döküldü ortaya. galiba benim de konuşma sıram geldi.
tmmob her dönem eleştiriye maruz kalan, her dönem gündeme sadece "oyunbozan", "statüko bekçisi", "atıl" ya da "teknik elemanların bir türlü kitleselleşemediği yer" tanımları/sıfatları ile getirilen bir örgüt. buraya kadar "hay yaşa" diyen varsa demesin.

oda, kişilerin rahatça(üstelik genellikle hakka-hukuka uygunluk şartı aranmaksızın) fikir beyan etmelerini sağlayan platformlarda, ciddiyetli forumlarda, ciddiyetsiz forumlarda hatta izbe mail gruplarında bile, seviyeli/seviyesiz, asıllı/asılsız türlü eleştirilerle, yer yer olmadık ithamlarla maruz kaldı. bunlardan hayatımın geri kalanında sinirimi bozmaya yetecek kadarını okuyup, daha da fazlasına yorum yazdığım olmuştur. varsın olsun, bakın yine bazı itirazlar için buradayım.

ilk olarak, "ben biliyorum, siz nereden bileceksiniz?" kibirine bulaşmaktan çekinsem de, utana sıkıla belirtmek istiyorum: arkadaşlar, şu forumda neredeyse hepimiz mühendisiz, kalanlarımız da en azından sektörle alakalı, pek çoğumuz (benim tevellüdüm 15 sene öncesine kadarını hatırlamaya yetiyor) siyasi iktidar tarafından hakkı verilmeyen, aksine kırpıtıla kırpıtıla hepten bitirilen bir mesleğin (ki burada tüm dalları ile mühendisliği kastediyorum) sefasını belki asla süremeyecek son nesil mensuplarıyız. üstelik bu gidişatın neredeyse hepimiz farkındayız. buna rağmen genelde yazılarda okuduklarımdan çıkardığım şudur: odanın siyaseten lağvedilmesi, çevre piyasasına (sektör demedim dikkat ederseniz, piyasaya) entegre olması (bir çeşit çevre sektörüne özel işkur olması isteniyor odanın sanırım) ve nereden geldiği belli olmayan bir beyin gücü ve finansal kaynakla akademik-teknik yayınlar yapan bir kuruluşa dönmesi hepimiz ziyadesiyle memnun edecek.

iktidarın huyuna gidelim diyen bile var yahu! iyi de, o iktidar az kaldı yetkili-yetkisiz mühendis diye iki yılımıza ipotek koyuyordu. yoksa ben mi yanlış hatırlıyorum? dört büyükbaş oda hükümetle yetkin mühendislik yasasını hazırlarken tmmob kurultayında itiraz ve muhalefet yazısını okuyan da bizim istanbul şubenin başkanıydı hafızam beni yanıltmıyorsa. ama neyse, oda siyaset yapmamalı diyorsanız tabii bunlar da size göre yanlış hareketler olmalı.

sizce odanın varlık sebebi bu mu? yani mimar-mühendis odalarının ilk kurulduğu dönemde rolü bu muydu? bahsettiğim tarihler 50ler sonu 60lar başı. bu dönemki oda ile ilgili bilgi sahibi olan var mı? ciddiyetle soruyorum, "oda ilk kurulduğunda amacı şuydu, şimdi budur" diyen, diyebilen, o zamanla bu zamanı ya da on yıl öncesini mukayese edebilen kaç kişiyizdir diye inanın çok merak ediyorum. neyse paragrafın başındaki soruyu kendimce cevaplayarak devam edeyim:
odanın varlık sebebi tam da sizin olmasını istediğiniz gibiydi eskiden, aristokrat bir mühendis zümresinin haklarını bilmesi, sosyal çevre kazanması ve teknik açıdan yeterliliğini korumak için arada uğrayıp fikir alışverişinde bulunması için tasarlanmış bir topluluktu.

şartlar ağır, imkanlar kısıtlıydı (askerliğini yapmış arkadaşlar bu cümleyi daha iyi idrak edecektir). o zamanın mühendisleri gelişmemiş pazarda imalatları için ihtiyaç duydukları en basit makineleri temin ederken bile sabretmesi gereken, yardımcı teknik elemanın olmadığı, yatırımcının dahi nadir bulunduğu, olanın da dövizsizlikten basit ticarete yöneldiği ortamda, yoktan var ederek hayatta kalabilen kafası sağlam, kafası net insanlardı. paranın değerli olduğu o zamanlarda paradan daha değerliydiler. bizim gibi kalitesi hızla çakılan, akademik hanedanların hüküm sürdüğü, fikir özgürlüğü olmayan, insanların yaşam tarzına (her anlamda) bekçilik edenlerin bol olduğu okullardan mezun olmadılar. zaten o zamanın mühendislerinin hocaları, baba mesleği olduğu için değil, yetenekleri ve azimleri olduğu için akademik unvana sahip olabilmiş, yurt dışı görmüş, akademiyi ve özel sektörü kesin sınırlarla ayırmış, kafası net insanlardı. örnek vermek gerekirse itü'lülerin manevi babası Mustafa İnan'ın şu sözlerini koymadan duramam:

"Bilim uzun ve çetin bir yoldur çocuklar. Bilimi yarı yolda bırakmayın, olur mu çocuklar? Oppenheimer gibi hissediyorsanız, bırakın yüksek binaları başkası yapsın, büyük barajlarda başkası çalışsın. Bazılarına çok uzaklardan bile görünen yüksek yapılar kurmak çekici gelecektir. Bırakınız bu işleri öyleleri yapsın. Bazıları da insanları çalıştırmak, büyük teşebbüsleri idare etmek ihtirası ile yanarak kuvvetli olmak isteyeceklerdir. Bırakınız parayla da onlar uğraşsın. Sizin kuvvetli olmak gibi bir derdiniz yoksa, siz de Leonardo Da Vinci gibi 'Kuvvet nedir?' diye merak ediyorsanız buyrun sizleri Mekanik kürsüsüne beklerim. Çünkü bazılarına göre 'Kuvvet' para ile organizasyonun çarpımına eşittir; bize göre de kuvvet ivme ve kütleyi ilgilendiren bir büyüklüktür. Bu iki formülü birbiriyle karıştırmayın olur mu çocuklar? Kürsü ile ticarethaneyi birbirine karıştırmayın olur mu çocuklar?"

bu nasihatten hareketle belirtmek isterim, aklı lisede kalanlar bilmez, halbuki Cahit Arf sadece on türk lirasının üzerinde resmi olan adam değildir, pür matematiği seçip mütevazı yaşayıp aynı tevazuyla ölen bu adam herhangi birimizin tanıyıp tanıyabileceği en saygın matematikçidir. yeteneklerinin değer gördüğü bir akademide çalışmıştır. 1930larda matematik doktorandı yerine bugün mühendislik öğrencisi olsaydı mesela sonunu düşünmek dahi istemem. peki o zamandan bu zaman ne değişti?
burada adına bir konu açıp (linki burada) tanıtmaya çalıştığım İhsan Ketin'in de durumu farklı değil. kendisi bahsettiğim bilimsel akademinin ilk doktoralı jeoloğudur. insanın değerli olduğu zamanda hakkını vererek yaşamıştır (kuzey anadolu fayı ve gustav steinmann madalyası diye araştırmak yeter). onun parlak başarısına bakınca, bugün neden depremde en temel can güvenliğimizi sağlayabilecek yönetmelikleri hala uygulatamıyoruz? sizce mesela, jeoloji mühendisleri odasında mı kabahat?
ayrıca odaya benzer sebeplerle siyasete karışmaması buyrulan bir başka kurumun. üniversitenin bir mensubu olan, itü'nün EEF dekanı Bedri Karafakioğlu'nun "siyasi görüşleri" yüzünden faili meçhul katli de sanırım biz mühendislerin siyasetle haşır neşir olmaması gerektiğine öğretici bir örnek olmuştur, öyle değil mi değerli meslektaşlarım?

yukarıdaki dört bilim insanı itiraz edilemesin diye özenle seçtiğim dört isimdir. bunların öğrencileri de, mantar gibi biten, hesapsızca kontenjan açılan, en iyi taban puanı ile en kötü taban puanı arasında 50 sayısal sorusu fark eden, uzatmalı lise formatından çıkamayan üniversitelerden mezun olmadı. o sebepten onların öğrencilerinin "değeri düşmedi". onların öğrencileri "yetkisiz mühendis" de olmadı zira hepsi alanında tek yetkiliydi.
günümüz akademisinde öğrencinin emeğine göz dikmeden yapılabilecek akademik çalışma bile yok. bu açıdan "oda teknik yayın, yenilik, arge yapsın, hem zaten neden yapmıyor ki yaa? demek işi bilmiyor bu oda yönetimindekiler." şikayetinin gerçekçiliğini bir yol gözden geçirin demekle yetiniyorum.

siyasetin bulaşıcı olduğu da doğrudur, günümüzde hangi "siyasetin" en bulaşıcı, en iflah olmaz halde olduğunu kamu ihalelerinden türeyen "yeni nesil zenginlerin" ortalama siyasi eğilimlerine bakarak anlayabilirsiniz. ne demek istediğim yeterince anlaşılır olmuştur umarım.

"oda kızıl bayrakçıdır" denmiş. aklım gitti yemin ediyorum okuyunca. kızıl bayrak dergisi var, acaba dedim ben farketmeden odada devrim mi oldu? meğersem metaformuş. "bilmem nerede direniş yapan"dan kasıt sanırım tekel işçileri, kendilerine destek vermenin nesi kötü bilemedim. 1 mayıs da devletin resmen tanıdığı bayramlar arasında sayılmıyor herhalde hala bazılarınca. neyse, "milli bayramlar" ile "dini bayramlar" arasında seçenek olarak bir de milliyet ve din farkı gözetmeyen "emekçi bayramı" var. ben şahsen en az ayrımcı olan bu 1 mayısı ayrı seviyorum. o yüzden rica etsem de isteyen zafer bayramı yürüyüşlerini, senede en az 2 defa kutlanan kutlu doğum haftalarını, yüksek askeri şura ve TSK atamalarını, HSYK adli yıl açılış konuşmalarını, kurban bayramını falan gerek tv'den gerek bizzat yerinde takip edebilirken bir de odanın bununla ilgili program yapmasını beklemese? zira odanın meslek haklarımızı koruması lazım ve biz pek çoğumuz patron değil, daha çok kafa emekçisiyiz. hani 1 mayıslarda alanlarda emekçiler var ya, aynı onlar gibi.
(bu arada deniz otobüsleri de 18 mart programı yapıyor günübirlik, dileyen İDO web sitesinden faydalanabilir.)

"daha çok sanayi olsun bize de iş sahası olsun" denmesi de biraz tuhafıma gitti, "daha çok hemşireye istihdam olması için kafamızı yaralım", "oto sanayiler lokomotifimizdir arabayı arada bir yerlere vuralım" demek gibi. yani aynı kapıya çıkıyor. sanayicilerin iş kurarken çevre mühendislerini düşündüğü bir dünya zaten başlı başına korku filmi gibi. benim bildiğim iktisat böyle işlemiyor.

bağlamdan hızla kopuyorum, umarım buraya kadar okuyan birileri vardır, çünkü okuyanları daha belalı bir son bekliyor:
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

cesareti olan okumaya başlasın derim, 10 senelik kitap, güncelliğini yitirmiştir belki ama odaların son elli yılını anlatıyor. tmmobun esnaf odalarından neden farklı olduğunu ayırt etmeyi de sağlıyor. (yanlış olmasın TŞOF'a saygımız sonsuz). odayı eleştiren herhangi birilerinin bu kitaptakilere denk bir argüman ortaya koyabilmeleri lazım bence. çok şey mi bekliyorum? bu arada "rakamlarla fikir beyan etsin oda" denmiş, linkteki kitapta yeterince istatistik ve rakam var.

son derece kişisel görüşüm: odanın mevcut siyaseti hariç hiçbir siyaset bizi iyi bir yere götürmeyecek bence. yani aslında bu siyaset de pek bir yere gitmeyecek çünkü: işte öyle. bologna süreci var, uluslar arası teknik eleman göçü yasaları var, beyin göçünü teşvik var, her sene sentezlenen zibilyon tane vasıfsız mezun var. odadan memnun değiliz, sanki sektör bizden pek memnunmuş gibi... bilmiyorum.

(son not: daha geçen gittim, odada incelemeler yaptım, bence gayet kurumsal, kurumsallıktan kasıt nedir, kriter nedir? merak ediyorum. kurumsal melodi mi? çağrı merkezi mi? ücretsiz yol yardımı mı? marka tescil belgesi mi? yönetmelikte yazıyor işte, oda kamu kuruluşu niteliğinde meslek örgütüdür diye. nitelik belli.)

"insomnia zor zenaat."
klape,
bir noel ertesi, sabaha karşı..
 
Merhabalar,

Bu platformda eleştirmekten ziyade katılmalıyız, destek olmalıyız Ç.M.O.' na. Mahkemeler tabiki açılacak tabiki düzene karşı sesimizi çıkartacağız, ancak burada olduğu gibi oturduğumuz yerden mesaj yazmak, sorunları belirtip çözüm sunmamak, yaptığımız en büyük hata bence. Odanın düzelmesini onlardan beklemek yerine, katılımcı olup bu sorunları hep beraber çözmemiz gerekmektedir. Hala Çevre Mühendisi arkadaşlarımıza asgari ücret teklif edilebiliyorsa, bundaki hatayı başkasında değil kendimizde aramalıyız. Birlik beraberlik içerisinde, Çevre Mühendisliğinin anlam ve önemini, arkamıza Odamızı da alarak, insanlara aşılamalıyız. Aslında burada yapılan bütün eleştirilerin sebebi bizleriz. Oda da yer alan arkadaşlarımız da bizleriz. Ayrı kişiler değil. Muhalefeti baş kaldırı olarak nitelendirmemiz gerekmektedir.

Saygılarımla,
 
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

kamu kuruluşu gibi mi davranıyor sizce şu anda oda? peki ben size soruyorum o halde. bizim odamız durumunda olan kaç tane daha meslek odası var? Yoksa bizim kamu kuruluşumuz olan odamızdakilerde mi kafalarını sokmuşlar makamlarına "şu koltuğun gücünü kullanayım biraz" mı diyorlar?

odanın görüşü sizin görüşünüzü destekliyor olabilir ama benimkini onunkini desteklemiyorsa hala bunu oda nasıl savunabilir?
Meslek odası diyoruz buraya kayıtlı olmak zorunlu ve biz buraya aidat ödüyoruz. Ama onlar kendi belirledikleri siyaserle birşeyler yapmaya çalışıyor.verdiğimiz parada para olsa az tabiki ama sonuçta maddiyattan çok temsiliyet önemli.

oda beni temsil etmiyor. beni derken mühendis kimliğime hiç bir noktada bir faydasını görmedim.
siyaset konusunada gelince oda yöneticisi arkadaşların bir partinin il başkanlığına üye olmaları sanırım onlarıda rahatlatacak bir çoğumuzu da.

Anlaşamadığımız nokta şu sanırım sayın klape.
sizde odayı yönetenlerin bir topluluğu temsilinden aldığı gücü (az çok orası ayrı konu) her noktada düşündüklerini söyleyebilecekleri bir güç olarak görüyorsunuz. herkesin görüşü vardır onlarında olacak ama bunu o platformdan dile getiremezler. onların işi sadece ve sadece üyelerinin sorunlarına çözüm aramak olmalıdır. siyaseti yapanlar yapıyor zaten ÇMO'ya sıra gelene kadar nice siyaset kurumu var.
50 yıl önce odalar şu amaçla kurulmuştur görevleri yücedir uludur. olabilir. ama şu anda 50 yıl önceki devir değil. 50 yıl önce mühendisler paradan kıymetliydi neden? azdı tabiki. şimdi afedersiniz ama elinizi sallasanız mühendise çarpıyor. yani ne piyasa eski piyasa ne mühendisler eski mühendis ne de iş eski iş. dolayısıyla odalarda eski odalar olamaz. değişen durumlara ayak uydurmaları gerekiyor.

şimdi oda doğru yapıyor diyenlere soruyorum arkadaşlar. gelecek seçimlerden sonra şimdiki düşünceye tam olarak zıt bir düşünceye sahip bir yönetim gelse ve oda aynı şekilde siyaset yapsa ama kendi görüşüne göre.
bu sefer siz sesinizi yine çıkartmayacak mısınız?
 
Arkadaşlar. Bizler mühendisleriz. Bugün bütün mühendislik dallarında 50 yıl öncesine göre inanılmaz bir ilerleme var. Hala eskiyi arayan arkadaşlar lütfen oturup baksınlar koagulasyon havuzlarımız dikdörtgen çeklinde ve ucunda annemizin kek yaparken kullandığı mikserden bozma karıştırıcı mı var? Veya bugün kubbe yapılar hala kilit taşı yöntemine göre mi dikiliyor? Yapılarımızın harçları yumurta akından mı?

Odadan herşeyi beklemeyelim biz yapalım tarzında bir yaklaşım da var. Arkadaşlar doğru şeyler yapanların, aklın yolunda gidenin, bilim yapanın eleştirildiği, yerin dibine sokulduğu bir toplumuz. Bu ne yazık ki bizim milletimizin kanında var. Meyve veren ağacı taşlarlar diye atasözümüz var yahu. Zorlamadan bir şey yapmıyoruz. İş illaki yasaya binecek, zorlaya zorlaya yapacağız herşeyimizi. Bu zorlama da odadan geçiyor. Bakanlıktan geçiyor. İki kurumun kafa kafaya vermesi, bir yönetmelik, bir tebliğ çıkarması lazım. Ceza-ödül sistemi olmadığı sürece bu işin önü alınamaz. Odanın ayrıca "anlaşmaya yanaşmıyorlar" deme lüksü de yok bu konuda. Eğer ki mühendisleri temsil ediyorsan / etmeye çalışıyorsan böyle bir konuda lüks yapamazsın
 
odaların değişen durumda girdikleri yeni kabın şeklini almaları mı? yoksa 50lerde teknokrat-aristokrat kulübü olarak başlayıp 80lere doğru kazandıkları politik tavrını devam ettirmesi mi? bana sorarsanız da anlaşamadığımız nokta budur.

odanın tam zıddı bir görüş tanım gereği pek mümkün değil. odanın yayınladığı bildiride beş satır içinden ikisi bana uymuyorsa oda benim zıddım değildir. çünkü üç satır bana göre hala yeterince makul.

özellikle siyasi tartışmalarda "bu" ve "bunun zıddı" diye iki taraftan ibaret bir denklem kurarsak yanılırız zira dünya üzerinde birbirinin tam olarak zıddıdır diyebileceğimiz iki insan dahi bulabileceğimizden şüpheliyim, bırakın iki farklı görüşteki topluluğu, iki zıt insan dahi yok. hepimizin geleceğiyle alakalı ortak kaygıları var ve odanın ortaklaştırıcı olması gereken siyaseti bu.

bunda başarısız oluyorsa eleştirilmesi gereken budur. bunda sürekli başarısız olmasının baş sebebi de bana sorarsanız "herkese bir diploma", "her şehre ikişer üçer üniversite" politikasını alt edecek çözüm üretememesidir. üretemez de zaten. bu bir devlet politikasıdır ve odanın devlet politikalarını eleştirmesinden hoşlanmayan üyeleri var. bence bindiğimiz dalı kesiyoruz.

artık üniversiteleri ikiye bölüp kontenjanlarını tek kararla iki katına çıkarıyorlar (evet son mesajlarda karşılıklı hep aynı şeyi söylüyoruz farkettiyseniz). bu durumda oda ne yapsın sizce? ikisi de birbirinden beter tartışma adabına sahip iki siyasi kamptan ibaret cılız demokraside "ben ekmeğime bakarım" deyip aradan mı çekilsin? yoksa taviz mi versin istersiniz? bir ayrım noktasına daha gelmiş olduk.

sonra bilmem nerede çevre felaketi olduğunda da gidip açıklama yapmasın mı? hem bu kültürün lügatında haksızlığa karşı susana dilsiz şeytan denmez mi? ve mesela bizim sanayimiz gelişecek diye misal veriyorum, dilovasında kanser 2-3 kat fazla ise, havalı kotlar giyelim diye birileri silikozis olmak zorundaysa ya da sanayi mahallelerinde, tersanelerde, şantiyelerde, madenlerde hiç yoktan insanların hayatlarını kaybetmesi normalleşmişse, biz bunu dillendirmeyip bunlara ortak mı olmalıyız? hayır, ben mühendisim, üretimin ne pahasına yapıldığını da anlayabiliyorum. üretici gücün hangi meslek hastalıklarına nasıl yakalandığına hem kitaplarda hem gerçek hayatta rastlamışımdır. beni uyardılar, bu işin bileni sensin vebali de senindir dediler, yani okulda bana bunu öğrettiler. inançlıysanız kul hakkı diye, inançsızsanız vicdan diye açıklayın bu motivasyonun kaynağını. özellikle bu sebeplerden, yani insanların geleceğine güvenle bakacağı bir hayat hayalim yüzünden odanın neredeyse tüm siyasetini anlıyorum ve bu siyasetin önemli kısmını sahipleniyorum. çözümsüz kaldığım noktayı da yukarıda yazmışım bakınız:

"yani aslında bu siyaset de pek bir yere gitmeyecek çünkü: işte öyle. bologna süreci var, uluslar arası teknik eleman göçü yasaları var, beyin göçünü teşvik var, her sene sentezlenen zibilyon tane vasıfsız mezun var. odadan memnun değiliz, sanki sektör bizden pek memnunmuş gibi"

odanın teknik açıdan üyelerini daha kalifiye yapacak programlar düzenlemesini yanlış bulmuyorum. sadece yeni mezunları alt sınıf mühendis olarak tanımlayan devlet politikalarını eleştirdim, yetkin mühendislik konusunun yeni mezun meslektaşları koruyan ÇMO tavrını iyi örnek olarak gösterdim, o kadar.

evet mühendislik de 50 sene öncesi gibi değil onda da haklısınız. eskinin ihtişamını beklediğimden değil, sadece tarihsel değişimin biz meslektaşları nasıl birbirine düşüren bir yola soktuğunu göstermek için 50lerin odası, 80lerin odası ve günümüz odası ile iligli bilgiler paylaşmaya çalışıyorum.

son olarak derdimi özetleyeyim: odanın toplumdaki muhalefetin okumuş kısmını temsil etmesi, kamu yararını her seferinde ön plana alması şart. değil diyeni kabul edemiyorum, aksinin iddiasına tahammülüm yok hatta. bunu teorize eden yayınları var tmmobun, eleştiriye açıktırlar. aynı üslupla eleştirilecekse dinlemeye hazırım. eğer bir gün mevcut akıl değişirse, buna rağmen odada hak talebi mücadelesinde değişim olmazsa, bana çok da ters geleceğini sanmıyorum bu durumun. zira ideoloji ve felsefe diye iki "zıt" kavram vardır. ilkine mesafeliyim, ikincisini her zaman tercih ederim.
 
Birlik güçtür, birlik gibi görünen idari vesayet ise aciziyettir. Bu nedenle "Bilinçli Çevre Mühendisleri, Güçlü ÇMO" diyorum.Benim oda uygulamaları ve çalışmaları hakkındaki günümüze kadar bir çok eleştirileri taa öğrencilik zamanlarıma dayanmaktadır.Fakat gün geçtikçe iş hatayatına atıldıktan sonra ve meslekdaşlarımı serbest piyasayı meslekdaşların oda mantığına bakış açılarını, hazırcılığı, bana dokunmayan yılan bin yıl yasasıncılığı gördükçe bakış açım değişti. Herşeye rağmen
Odamının ve Çevre Mühendislerinin bu durumda olmasının nedeni gene bizleriz.

Unutmayalımki "Herkes Hak Ettiği Gibi Yönetilir!" Bu denle burada belirtilen Hayalinizdeki Oda sorusuna cevap vermememiz eleştiriler için de Çmo Eleştrileri konusunun açılmasını tavsiye ediyorum.

Buradan yaklaşımla, yapı olarak sadece eleştirmeye alışık olduğumuz sürekli bişilerden şikayet ettiğimiz ama bunların iyileşltirilmesi aşamasında taşın altına elimizi koymadığımız, bu görevi üstlenen arkadaşlarada (iyi yada kötü)
bu kadar yüklenemek gerektiğine inanı yorum.Biz cumartesi pazar sevdiklerimizle vakit geçirirken birileri bir meslek örgütü adına çalışsın toplantılara katılsın, görüş versin, hakkımızı savunsun, bütün yönetmelikleri incelesin, hak kayıplarını araştırsın, bütün arkadaşların çalışma koşullarını incelesin bunlar çok zor, bu nedenle bu bir "Toplumsal Mesleki Kalkınma Hareketi" olabilir, yada yıllarca böyle devam de edebilir.

Çözüm önerim;

Bu seçimlerde ÇMO Seçimlerinde organize olarak en fazla oyun kullanıldığı seçimleri geçirebilir, bilincimizin arttığını bu şekilde anlayabiliriz. Akabinde birlik olarak (insanları genç yaşlı/ toplumcu değil/ vs gibi ayırarak sadece böl parçala yönet mantığı işletilebilir ) mesleki çalışma koşullarının düzenlenmesi çalışmalarına başlanabilir. Bu kapsamda da isimler çokta önemli değil önemli olan Mesleksel olarak kazanımlar olduğuna inanaıyorum ve bu konuda her çevre mühendisisnden destek alına bileceğine inanaıyorum.

Ayrıca 2012 yılında Bir Mühendislik Odasının budurunda olması bence içler acısı, tabiki bu durum sadece ÇMO değil diğer odalarınn da sıkıntısı.

Bu nedenle Birlikten Kuvvet Doğar Diyorum!

Seçim faaliyetleri ile ilgili yönerge ve yönetmeliklerinin seçim öncesi demokratik bir yapıya kavuşması adına incelenmesini ve bir komisyon kurulması ve revizyon çalışmalarının yapılmasını, teklif ediyorum. "Domokratik Yönetimler İçin Demokratik Seçimler" gereklidir. Bu kapsamda öncelikle seçim sisteminin masaya yatırılması ve değiştirilmesi gerrekmektedir. bu değişikliklere kafa tutan, direnen yada istemeyenlerde bu mesleğin düşmanları olarak nitelendirilebilir kanımca, nedeni ise bu sistemin artık işlemediği geldiğimiz noktadan belli olmasıdır.

Bu nedenle üye listelerinin ve delege seçimlerinin demokratik bir şekilde gerçekleştirilmesi adına çalışma başlatılması ve bu kapsamda tün sürecin elektronik ortamda şaibeye yer vermeyecek şekilde sürürülmesi Sağlanmnalıdır.

Sevgi ve Saygılarımla.
 
Tarihin ihtişamı bugünkü felaketi nasıl engelleyememiş. Mesela körfezdeki rezilliği, haliçin kirliliğini, toprak minnacık sallanınca göçen binaları vb hep zamanın iktidarları yaparken ihtişamlı muhalif mühendislerimiz odalarda şurlarda burlarda anlaşılmaz ve sıkıcı dille bildiri mi yazmışlar. Sanırım maaşını sadece odadaki görevinden alan ve henüz mezun olmamış arkadaşlar bu büyük harflerin yanyana gelmesinden oluşan adı duyulmadık grup üslubuyla yazılan bildiri formatında ahlaklı olmaya devam edecek. Piyasa şartlarından bihaber bu bildiriler yazanlar gibilerce okunup alkışlanacak. Sektör içindeki mühendisler ahlaksız iktidarın pençesinde, ahlaksız piyada şartlarında ahlaksızlığa mahkum edilecek. Sahi iktidarla aynı görüşte olmak neden ahlaksızlık mesela aynı şekilde devlet dairelerinde proje geçirmek için yırtınan onca mühendis de ahlaksız mı...
 
@çiğdem aksoy

ya ben o misalleri öylesine verdim. odanın kutlaması kutlamaması mesele değil. Zaten herkesi memnun etmek için kutlamalara başlarsak hergün epey bi sebep çıkar haybeden yere vakit kaybı...
 
Tek tek bütün yorumları okuyorum ve sıkı takip ediyorum. Öncelikle kullandığı şık üsluptan dolayı tüm arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.

Sitemizi odamızdan da takip edenler olduğunu umduğum ve üyelerin görüşlerini en kolay alabilecekleri şeklin bu olduğunu düşündüğüm için bu konuyu açtım. Problemlerin ucu ortak bir noktaya çıkıyor.

Şunu belirtmek istiyorum ki Başlığı "Çevre" olan bir meslek dalını siyasetten ayırmanız imkansız olacaktır. Ayırmakta doğru değildir bence. Oda başkanımızada ve odanın çeşitli kanallarınada ilettiğim bir problem şuydu. Bence oda üyeleriyle üsluptan dolayı barışamıyor. Resmi bildiriler nötr bir dil kullanılarak yapılması gerektiği kanaatindeyim. Bu şekilde takip oranı artacaktır diye düşünüyorum.

Diğer bir konuda, odanın en büyük problemi maalesef bizleriz. 2010 seçimlerinde istanbul şube için kullanılan oy miktarları gerçekten komik denecek rakamlardı. Aynı gün yapılan İMO seçimlerinde 8 binden fazla oy kullanıldı.. Arada ciddi bir KATILIM farkı var. Odada aynı kişilerin yönetmelik incelediği, taslak incelediği, dava süreci takip ettiği, organizasyon düzenlediği bir oluşum mevcut. Bunları yapmak için ciddi insan gücü gerekiyor. Ama maalesef katılım olmayınca çözümde olmuyor, çeşitlilikte, renkte..

Şimdi lütfen herkes kendine şu soruyu sorsun ve cevabınıda kendinde saklayarak düşünsün.

En son ÇMO için ne yaptınız...
 
@jsphyne

her şey iyi, güzel de bu nedir?
ihtişam lafını ben kullanmıştım bir defa, tmmobun muhalif olmadığı ilk defa söz sahibi olduğu yıllardaki imtiyazlarını artık bulmamız imkansız demiştim. o halde bu yazı bana mı cevap? eğer öyleyse sormak hakkım sanırım: kimseyi ahlaksızlıkla suçlayan oldu mu? "benim düşüncemdekiler hariç herkes zayıf ahlaklıdır" diyen oldu mu? gerçekten benim yazdıklarıma cevaben mi yazılmış bunlar? yazdıklarımı tekrar okuyorum şu an. herhangi birini ahlaksızlıkla suçladığıma dair tek bir kelime göremiyorum. konudaki herhangi başka bir yorumda da ahlaksızlık ithamı yok. öyleyse neden "ahlaksızlık" suçlaması olduğu tekrar tekrar yazılmış? neden böyle bir şey söylemişim gibi üzerime yapıştırılmış bu? ahlaki değerlere çok mu önem veriyoruz sayın jsphyne ?(sayın tabiri burada gerçek anlamında kullanılmadı). ahlaki hassasiyetleriniz yüzünden mi bu yazınıza muhatap oluyorum? peki, insanların söylemediği şeyleri sanki söylemiş gibi üzerlerine yapıştırmak çok mu ahlaklı?

söz sanatını başaramıyorsanız, asılsız suçlamalardan medet ummadan doğrudan aklınıza geleni söyleyin size tavsiyem, en azından mantık kurallarını çiğnememiş olursunuz. bu haliyle yaptığınıza "tepkisel indirgemecilik" denir. lütfen bakın, açıklaması şu sayfada 4. maddede var:
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

şu sayfada 7. maddede:
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

burada da "iddiayı zayıflatma" başlığında tanımlanmış, "red herring" olarak da sınıflandırılabilir bir alttaki tanıma göre:
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .

velhasıl, ben tasvir ettiğiniz tahammülsüz, dediğim dedik, ahlak bekçisi tiplerden biri değilim. yapacağım en son şey özellikle isim vermeden, üstü kapalı üslupla birilerini ahlaksızlıkla suçlamaktır.

hani en kötüsü de, Mustafa İnan gibi bir insanın sözlerini alıntılamışım. "bırakın, siz doğru bildiğinizi yapın" diyor. "başkalarının tercihleri sizi ilgilendirmesin" diyor. bu sözleri yazabiliyorsam tutarlı olmam ve meslektaşlarımı tercihlerinden dolayı yargılamamam gerekiyor, hepsini geçtim, ben de özel sektördeyim ve kah devlet kurumlarıyla cebelleşerek, kah onlara yaranmaya çalışarak hayatımı kazanıyorum, hayatımda tmmobdan maaş almışlığım da yoktur, öğrenciliğim biteli de epey oldu.
nereden bu şekilde etiketlendim? nasıl olmuş da piyasadan bihaber olabilmişim bu kadar? anlayabilmiş değilim.
 
ben size bişe söylememiştim. basit bir çıkarımdan yola çıkmıştım... size bişe yok yani sayın klape ( sayını kelimesini lutfedip gerçek anlamında kullandım). o yüzden kendi üstünüze alınıp yaptığınız eleştiri mantık açısından hangi sınıfta çuvallar hatırlamıyorum.

Alev Alatlı'nın Aklın Yolu da Bir Değildir isimli kitabını okumuştum. sonra klasik mantıkla alakalı (
Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .
) okumalarım da oldu azcık. Ama birçok kişi gibi inanın günlük hayatta safsata yaparım. Ama size bişe demedim yeniden söyliyim...
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst