Malesef arkadaşlar ancak bu şekilde 5 yıl sonra çevre mühendisliği diye bir bölüm bulursanız sevinin derim. Şu anda çevre görevlisi diye birşey varki bizim işlerin büyük bölümü resmen tüm lisans mezunlarına paylaştırıldı. Bunun içinde bir ton izleme, kontrol, raporlama, kirlilik izleme ve değerlendirme faaliyetleride dahil. Arıtma tesislerinin projelendirilmesi ile ilgili bir ton ders görüyoruz ancak uygulamada bu işi yapanlar elektrik-elektronik, inşaat, makine mühendisleri. Arıtma tesislerinin işletilmesi deseniz onuda bilumum kimya müh, kimyager, biyolog, makina mühendisi (proses arızalarına hakim olduklarından dolayı), inşaat mühendisi arkadaşlara bırakılmış durumda. Bunun yanında çevre mühendisleri kısmende olsa katı atık ve tehlikeli atık kapsamında iş bulabiliyor. Oda bakanlığın son zamanlardaki atık yönetimi politikaları sebebiyle. Su temini, kanalizasyon ve yağmur suyu hatları zaten büyük oranda inşaat mühendislerinin elinde. LPG istasyonlarında sorumlu müdürlük olayı vardı, onuda tüm branşlara ihale ettiler. Hava kirliliği konusuda makina mühendislerine ihale edilmiş durumda, bu işi çok sevmişler galiba, bakmışlar ses çıkaranda yok almışlar güzelce. Bunun yanında gürültü kirliliği konusuda makina mühendisleri ve fizikçilerin elinde. Ben birçok fabrikada gürültü ölçümü için üniversitelerden fizikçi çağrıldığını gördüm. Mesela deniz deşarjı diye bir ders var bazı üniversitelerde seçmeli bazılarında ise zorunlu. Anlamak mümkün değil yarın mezun adama biri deşarj projesi hazırla dese ne olacak. Pardon bizde o ders seçmeliydi bende o dersi almadım mı diyecek. Zaten bu deşarj yapılarıda inşaat mühendislerinin elinde. ÇED konusu varki farklı dallardan bir yığın mühendis imza atıyor ve sadece bir tane çevre mühendisinin imza atması yeterli. Yine her türlü su ve atıksu analizlerini kimyagerler, kimya mühendisleri, biyologlar yapıyorlar. Bir sürü su temini, kanalizasyon, yağmur suyu hattı, deşarj hattı, katı atık depolama sahaları, arıtma tesisi ihale ilanlarına bakıyorum hepsindede anahtar personel inşaat mühendisi. Yine bu kuyularla yer altı sularıyla ilgili konular jeoloji, jeofizik ve hidrojeolojicilerin elinde. İki farklı üniversitenin programına bakıyorum bambaşka, acaba ben farklı bir bölüm mü okudum demekten kendimi alıkoyamıyorum. Böylesi bir durum hangi bölümde var, olabilir mi böyle birşey Allah aşkına. Bu saydığım değerlendirmelerin istisnası vardır tabiki ama genel durum böyle. Bakalım daha elimizden neler alacaklar. Bize diplomaları yaktıracaklar anlaşılan. Ben ençokta üniversitedeki hocalarımıza bu sorunlarımızı anlatamadığımıza yanıyorum. Biz bu durumlardan bahsederken bunlardan hiçbirini kabul etmiyorlardı üstüne üstün birde çevre mühendisliğini met edip duruyorlardı. Hayır bizim bölümün bu gibi sıkıntılarından haberdar olmamaları mümkün değil öyleysede vay hallerine! Haberleri varsa neden imza toplamıyorlar neden ses çıkarmıyorlar onuda anlamıyorum. Anlaşılan onlarda bırakmışlar bu işleri kendi haline.Bu gibi sorunlar düzeltilmeden bizim bölümden bir şey olmaz beklememekte lazım zaten.
İlave:
Arkadaşlar tehlikeli atıkların taşınmasınıda tüm branşlara ihale etmişler. Odanın sitesinde gördüm, buyrun:
MADDE 34 – (1) Tehlikeli maddelerin taşınması için gerekli olan eğitimler, 3/9/2004 tarihli ve 25572 sayılı Resmî Gazete’deyayımlanan Karayolu Taşımacılık Faaliyetleri Mesleki Yeterlilik Eğitimi Yönetmeliği ile Bakanlıkça belirlenen mevzuat kapsamında gerçekleştirilir.
Tehlikeli Maddelerin Karayolu ile Taşınması Hakkında Yönetmelik çalışmasını önemli bulduklarını ve olumlu karşıladıklarını söyleyen Bozoğlu, bazı maddelerle ilgili eleştirileri olduğunu dile getirdi.
Yönetmelikte, üniversite mezunlarının on günlük eğitimden geçirilerek tehlikeli işlerde çalıştırılmasının önünün açıldığına dikkati çeken ÇMO Başkanı, ‘Ancak öyle işler var ki, mühendislik bilgisi gerektiriyor. Yani edebiyat fakültesinden mezun bir arkadaşın böylesine tehlikeli bir göreve, on günlük eğitimle getirilmesini doğru bulmuyoruz. Özellikle çevre ve kimya mühendislerinin buralarda çalıştırılması daha doğru olur diye düşünüyoruz` dedi.