• Sayın Üyeler,

    Site görünümünün gündüz açık renk tema, gece koyu renk tema olacak şekilde otomatik değişmesini sağlayan bir düzenleme yapılmıştır. Görünümün otomatik değişmesini istemiyorsanız, bu ayarı hesap tercihlerinizden kolaylıkla değiştirebilirsiniz. Açık/Koyu temalar arasında ki geçişin otomatik olmasını istemeyen üyelerimiz üst menüde yer alan simgeler yardımıyla da kolayca geçiş yapabilirler.

    Site renklerinin günün saatine göre ayarlanmasının göz sağlığına faydaları olduğu için böyle bir düzenleme yapılmıştır. Fakat her üye görünüm rengini tercihine göre kullanmaya devam edebilecektir.

14 soruda Nükleer Santral

Can Avşar

Antalya İl Temsilcisi
Etkinlik Grubu
Katılım
25 Şubat 2009
Şehir
Antalya
Firma
ARÜV ÇEVRE MÜH. A.Ş.
Nükleer santraller riskli midir?
Türkiye'de neden yapılıyor?
Zararları nelerdir?
Japonya'da yaşanan nükleer santral patlamasının ardından TAEK'e onlarca soru geldi.


İşte o sorular ve cevapları...
Türkiye'nin resmi nükleer ve radyasyon takip kurumu olan Türkiye Atom Enerjisi Kurumu'na (TAEK) hergün onlarca soru geliyor. TAEK'e sorulan bazı sorular ve yanıtlar şöyle;

SORU: Atom nedir?
TAEK: Bir elementin kimyasal özelliklerini taşıyan en küçük parçasına atom denilmektedir. Evrende bilinen bütün maddeler (kozmik madde, yüksek enerjili madde ve anti madde hariç), pozitif yüklü bir çekirdek ve etrafında dönen negatif yüklü elektronlardan oluşan yaklaşık 100 farklı atomdan meydana gelmektedir.

SORU: Nükleer reaktörler enerji dışında bir şey üretir mi?
TAEK: Nükleer reaktörler, tıp ve endüstride kullanılan yararlı radyoizotopların üretilmesinde de kullanılırlar. Kanser tedavisinde, boru kaynaklarının tahribatsız muayenesinde kullanılan kobalt-60, tiroid bozukluklarının teşhis ve tedavisinde kullanılan iyot-131, doktorların vücut içini görme amacıyla çeşitli tarayıcı cihazlarda kullanılan teknesyum-99, akciğer havalanmasının ve kan akışının ölçülmesinde yararlanılan ksenon-133, bu izotoplara örnek olarak verilebilir.

SORU: Nükleer santraller riskli midir?
TAEK: Bütün elektrik üretim seçenekleri ve diğer teknolojiler risk taşır. İsviçre'de Paul Scherrer Enstitüsü tarafından yapılan bir çalışmada 1969-1996 yılları arasında ticari tesislerde enerji ile ilgili 4 bin 290 kazada meydana gelen ölümler göreceli olarak karşılaştırılmaktadır. Bu çalışmaya göre yıllık üretilen elektrik teravatsaati başına nükleer enerji üretimi 8, doğalgaz 85, kömür 342, petrol 418, hidro 884 ve LPG 3 bin 280 ölüme sebebiyet vermiştir. İnsan, hayatı boyunca teknolojinin getirdiği çeşitli olanaklardan yararlanmak ve hatta hayatta kalabilmek için çeşitli risklerle karşı karşıya kalır. Örneğin, yolculuk etmenin riskli olduğu bilinir ama evde oturmak da risklidir, çünkü tüm kazaların yüzde 40'ı evlerde olur. Araştırmalara göre erkek olmak 2800 gün, kalp hastalığı 2100 gün, kömür madeninde çalışmak 1100 gün, kanser 980 gün, yoksulluk 700 gün, alkol 130 gün, intihar 95 gün, uçak kazaları 1 gün, baraj yıkılması 0,5 gün ve ABD için tüm elektriğin nükleer santrallerden üretilmesi ise 0,03 gün ortalama ömür kaybına yol açacaktır.

AVRUPA NÜKLEERDEN VAZGEÇTİ Mİ?
SORU: Avrupa'da bazı reaktörlerin kapatıldığı ya da çalışmadığı ve dünyanın nükleerden vazgeçtiği söylenmektedir. Türkiye'de neden yapılıyor?
TAEK: Ağustos 2010 itibariyle dünyada 29 ülkede toplam 373 bin 673 Megavat (MWe) kurulu güce sahip 440 nükleer reaktör işletme halindedir ve dünya elektrik enerjisi ihtiyacının yaklaşık yüzde 15'ini karşılamaktadır.

En fazla nükleer santral 104 ile ABD'ye ait. Fransa'da 58, Japonya'da 54, Rusya'da 32, Güney Kore'de 20, Almanya'da 17, Hindistan'da 19, Ukrayna'da 15, Çin'de 12 adet nükleer santral bulunuyor.

Toplam 2 bin 776 MWe kurulu güce sahip 5 nükleer reaktör yeniden işletmeye girebilecek şekilde uzun süreli kapatma durumundadır. Toplam 59 bin 544 MWe güce sahip 61 nükleer santral inşa halindedir. Bu veriler ışığında dünyanın nükleer santralden vazgeçtiğini söylemek mümkün değildir. Halen Bulgaristan'da 2, Finlandiya ve Fransa'da 17'şer adet 1600 MWe gücündeki reaktörler inşa halindedir. Ayrıca Fransa ve İngiltere yeni nükleer güç santralleri yapmayı planlamaktadır.

ÇEVRE DOSTU MU?
SORU: Nükleer enerji çevre dostu bir enerji üretim seçeneği midir?
TAEK: Nükleer enerji çevre dostu bir teknolojidir. Çünkü; nükleer santralların güvenlik değerlendirmesi bağımsız lisanslama kuruluşları tarafından son derece tutucu varsayımlara göre yapılmaktadır. Ayrıca bu santrallar işletmede oldukları sürede sürekli denetim altındadır. Bu nedenle nükleer santralların çevre ve insana zarar verebilecek şekilde kaza yapma riski, günümüzde kullandığımız diğer teknolojik ürünlere göre yok denecek kadar azdır. Nükleer enerji üretim zinciri, tümüyle ele alındığında sera gazı salımı konusunda en temiz seçenektir. Günümüzde nükleer santraller, elektrik sektöründen kaynaklanan sera gazı salınımında yıllık olarak yaklaşık yüzde 17 azalmaya sebep olmaktadır. Yani bu santrallerin yerine fosil yakıtlı santrallerden elektrik elde edilseydi her yıl 1,2 milyar ton karbon atmosfere verilecekti.

SORU: Nükleer santral turizm yatırımlarını olumsuz etkiler mi?
TAEK: Dünyada pek çok turizm ülkesi nükleer enerjiden faydalanmaktadır. Örneğin Fransa'da Paris'e 200 kilometreden daha yakın alanda 6 nükleer santral bulunmaktadır. İspanya'da Madrid'e 200 kilometreden daha yakın alanda 3 nükleer santral bulunmaktadır. Bradwell santrali Londra'ya 70 kilometre mesafededir.

AKKUYU'DA KURULMASI PLANLANAN SANTRAL
SORU: Akkuyu'da kurulması düşünülen VVER-1200 tipi nükleer santral yeni bir teknolojidir. Türkiye pilot proje mi olacaktır?
TAEK: Henüz VVER-1200 tipi reaktörlerin işletiminde olan bir modeli bulunmamaktadır. Ancak bu reaktörler işletimde olan VVER-1000 reaktörlerinin güvenlik ve performans açısından geliştirilmiş modelleridir. Ayrıca işletimde olan bir reaktör hazırlık ve inşa süreleri dikkate alındığında en az 15 yıl eski teknolojiler üzerinde kurulu bulunmaktadır.

Nükleer reaktörlerin lisanslanması aşamasında tesisin güvenli bir tasarıma sahip olup olmadığının değerlendirilmesi inşaat lisansı başvurusu üzerine yapılır. Daha sonraki aşamalarda tesisin tasarıma uygun bir şekilde inşa edilip edilmediği takip edilir. VVER-1200'ler Rus düzenleyici kurumlarından inşaat lisansı alınarak Rusya'da kurulmaya başlanmıştır. Dünyada, inşa halindeki 10 adet VVER tipi reaktörlerden 4'Ü VVER-1200 tipi reaktörlerdir.

SORU: Kurulacak santralde silahlanma kapsamı var mıdır?
TAEK: Akkuyu'da nükleer santral kurulmasıyla ilgili Rusya Federasyonu ile yapılan anlaşma tamamen barışçıl uygulamaya yönelik olup silahlanma kapsamı bulunmamaktadır.

Rusya tarafından Akkuyu'da inşa edilecek VVER-1200 AES-2006 tasarımı da dahil nükleer güç santralleri silah üretmek için tasarlanmamaktadır.

SORU: Nükleer bir santralin ömrü ne kadardır?
TAEK: Yeni nükleer santral tasarımlarının ömürleri 60 yıl olarak öngörülmektedir.

YATIRIM MALİYETİ
SORU: Nükleer santralin yatırım süresi ve maliyeti ne kadardır?
TAEK: Dünyada nükleer santrallerin yapım süresi ilk betonun dökülmesinden takiben ortalama 6-7 yıl civarındadır. Tüm proje dönemi düşünüldüğünde bu süre 10-12 yıl civarında olabilir.

Dünyada işletmeye giren son reaktörler ve yapım sürelerine bakılırsa, Rusya'daki Rostov-2 santralinin yapımı 9 yıl, Hindistan'daki Rajastan-5 ve 6 santrallerinin her ikisi 7'şer yıl sürmüş, Çin'deki Lingao-3 5 yılda, Qinshan-2 ve 3 ise 4,5 yılda tamlanmıştır. Japonya'daki Tomari-3 santrali 4,5 yılda işletmeye girmiştir. Nükleer reaktörlerin ilk yatırım maliyetleri yüksek ama işletme ve yakıt maliyetleri çok düşük tesislerdir.

400 MİLYON AVROYA SÖKÜLEBİLİYOR
SORU: Nükleer santral sökülmesi teknolojisi mevcut mudur ve maliyeti nedir?
TAEK: Nükleer tesislerin sökülmesi ve yeşil alana dönüştürülmesi için gereken teknoloji vardır ve bazı ülkelerde sökme uygulamaları yapılmaktadır.

Örneğin ABD'de 860 MWe gücündeki Meine Yankee 1996 yılında kapatılmış, 2004 yılında kullanılmış yakıt depolama dışında koruma binası yıkılmıştır. Almanya'da kurulu bulunan standart bir nükleer santralın (1200 MW gücünde) işletmeden alınması, sökülmesi ve yeşil alana dönüştürülmesinin maliyeti 400 milyon avro olacağı tahmin edilmektedir.

DÖRT DENEME DE BAŞARISIZLIKLA SONUÇLANDI
SORU: Bugüne kadar neden Türkiye'de nükleer santral kurulmadı?
TAEK: Türkiye'nin ilk nükleer santralinin kurulmasına yönelik olarak değişik tarihlerde girişimler yapıldı. Maalesef bu girişimlerin hiçbirisi sonuca ulaşamadı. 1973 yılında kurulmasına karar verilen 80 MWe gücündeki prototip santral projesi daha sonra daha büyük bir santralin kurulmasına karar verilince iptal edildi.

1977 yılında çıkılan ihaleyi İsveç'in ASEA-ATOM firması kazandı. Ancak, 1980 darbesi nedeniyle İsveç hükümeti kredi vermeyince bu proje sona erdirildi. 1982 yılında gerçekleştirilen ihale hükümetin yap-işlet-devret modelindeki ısrarı ve üretilen elektriğin alımı için Hazine garantisi verilmemesi nedeniyle başarısızlığa uğradı. 1997 yılında yapılan ihale ise 2000 yılındaki büyük ekonomik kriz nedeniyle iptal edildi.

DÜNYADAKİ NÜKLEER KAZALAR
SORU: Geçmişte olan nükleer santral kazaları hakkında bilgi verir misiniz?
TAEK: Nükleer enerji üretimi geçmişine bakıldığında raporlanmış kazalardan Çernobil ve Three Mile Island (TMI) kazaları kor erimesi ile sonuçlanmıştır. Sadece Çernobil nükleer güç santralindeki kaza ölümle sonuçlanmış olup kaza anında 30 kişi hayatını kaybetmiştir. Ayrıca kazanın çevresel etkileri de olmuştur.

1990 yılında UAEA tarafından oluşturulan Uluslararası Nükleer ve Radyolojik Olay Ölçeği (INES) sisteminde ise nükleer güç santralleri için kazayı tanımlayan, seviye 4 üzeri olay yer almamaktadır. Seviye 3'te ise tesis sahası dışında çevre ve halkın etkilemediği raporlanan 12 olay sunulmaktadır.

NÜKLEER KAZA DURUMUNDA İYON TABLETLERİ NİÇİN KULLANILIYOR?
SORU: Nükleer kaza durumunda iyot tabletleri niçin, ne zaman, nasıl kullanılır?
TAEK: İyot tabletleri, radyoaktif olmayan iyot bileşikleridir. Nükleer tehlike durumlarında ortaya çıkabilecek radyoaktif bulut içerisinde yer alan radyoaktif iyotun tiroitte tutulmasını önlemek üzere, iyot tabletlerinin en sıra süre içinde alınması gereklidir. İYot tabletlerinin, vücudun diğer radyoaktif maddelere maruz kalmasını engelleyici özelliği yoktur.

Tabletler, mümkünse aç karnına alınmalıdır. İyot tabletleri genellikle iyi tolere edilir. Sindirim bozuklukları gibi yan etkiler çok nadiren görülmekle beraber, uygulama kesildiğinde kendiliğinden geçer.
 
İki kaza diye adlandırdığınız kazaların biri dünyanın en büyük felaketi diye kayıtlara geçmiştir. diğerinin hasarı henüz belli değildir. Olay tarihe Çernobil kazası olarak değil "çernobil felaketi" diye geçmiştir. Etkisi hala devam etmektedir. Hala kullanılamayan tarım bölgeleri bulunmaktadır insanlar kanserle boğuşmaktadır. Üzerinden yıllar geçmesine karşın. Üstelik sadece doğa değil etkilenen insan, doğal yaşam, hayvanlar, bitkiler, toprak, hava... Nükleer kaza olduğunda çay içen bir bakanım varken canım ülkemde, radyasyonlu çayları yakarak radyasyondan kurtulduğumuzu düşünen bilinçsiz insanlar varken nükleer santral kurulması beni düşündüren. Bir de rica ediyorum beni bilgilendirin bu konuda. Ülkemde kaç atom mühendisi var, kaç nükleer enerji konusunda çalışmalar yapan hocalarımız var. bu santrali kim yönetecek? Birde niye bu santraller hep tarihi bölgelere kuruluyor?
 
merhaba arkadaşlar;
nükleer santral çok önemli boyuttlarda riskerli olan bir yatırımdır.hem yerel hem de küresel ölçekte etkileri kaçınılmazdır.bunlar bu işin gerçekleridir.ülkemiz konum itibariyle alternatif ve yenilenebilir enerji kaynkaalrı bakımından eşşsiz derecede zengindir fakat yararlanılma payı son derece düşük neredeyse sıfıra yakındır.
sadece bu tespitlerin varlığı nükleer santral yapılsın yapılmasın tartışmalarında başta çevre ve insan , bilimsel ve siyasi açıdan yeterli değildir.çünkü bizler nükleer i sadece enerji anlamında bir tesis olarak değerlendiriyoruz.aşağıdaki söylemlerden bunu görmeniz de olasıdır.1960 lı yıllardan beri ülkemizde nükleer santral yapılsın/yapılmasın tartışmaları arasında herhangi bir plana programa ulaşmış değiliz.ben nükleere sadece bir enerji sorunu olarak bakmıyorum. ülkemizde bir TAEK diye bir kurum var ve nükleer uzmanı fizikçi dışında herkes görüş beyan ederken onları başta fizik öğretmeni diye dershaneler veya başka alanlara yönlendirmek zorunda bırakmışız.sorun öncelikli olarak enerjiyse ve çevre-insan yaşamını tehlikeye sokacak bir durum sözkonusuysa öncelikli olarak bu çerçeve değerlendirmelere politikalr üretip işte güneş rüzgar vs. çevre ci ve potansiyelli kaynakalrımız var.onlar değerlendirilsin.fakat burada sanayi gelişimimizde hesaba katılmalı ki; dednildiği gibi her geçen yıl enerji ihtiyacımız artıyor karşılanmayacak derece büyüyor bir koca hikaye safsata.ülkemizde hangi sanayi yatırmları yapılıyormuş nerede bir fabrika açılıyormuş benim haberim yok.üretimlerimiz tamamen dışa bağımlı montaj ne kadar yaparsan öyle büyük bir enerji aççığı yaratcak bir durumuz yok maalesef.ama bir enerji açığa da varsa o da kesinlikle kaçaklar iletim hatları insanların tasarrufu önemsememsi gibi küçük şeylerin yumak haline gelip ciddi sorunlar teşkil ettiği muazzam sorunlarımız var.
nükleerdeki asıl yaklaşımlar dünyadaki teknolojik gelişmelerinin yöneldiği alanların varlığı yönünde olmasıdır.bugüne kadar yapılan bir çok çalışma başta sağlık ve uzay araştırmaları nükleer çalışmaların sonucu olarak geliştiğini uzmanlar belirtiyor.burası önemlidir.yaklaşık 50 yıldır fal bakar gibi kurulacak kurulmaycak senaryoları.bunu yapacak irade doğal olarak siyasiler hükümetler fakat bir diğeri öncekinin tam tersini yapmış olduğundan sonuca varılamıyor.şu anki siyasi güç tüm güven duygularını ihlal ederek ÇED i bertaraf edip Ruslara denem tahtası olarak mersini sinopu hedef göstermiştir.bu açıdan doğru iş bile olsa yanlış yöntemlere doğrunun üzerini çizmek gerekiyor.
çernobil..büüyk bir felakettir etkileşimleri küresel çaptadır ülkemizde de kanser vakalarını tetiklemiştir.doğrudur fakat ondan önce 1979 yılında ABD de Three miles santrali çernobilden daha büyük çapta patlama geçirmiştir. fakat etkilerine baktığınızda ADININ dahi anılmadığına bakılırsa öenmsizdir ki gerçeği de budur.three miles da patlama çernobilden kat be kat üstündür ama çevre -insan etkileşimi son derece düşüktür.neden peki?uzmanlara (Carlo Rubbia )çernobil sovyet rusyasının güvenlik önlemlerine yeterli öenmi vermemesi tasarımında bunu o günkü teknolojik düzeyin altında tutulması.bun karşı Thre miles da güvenlik bölgesinin çok ayrıntılı olarak plan ve uygulanmasıyla daha büyük felaket az derece bir sonuçla karşılnamıştır.
eğer boşa giden 60 yılı teknolojik anlamda herhangi bir araştırma geliştirme içine girmeyerek diğer ülkelerin teknolojisine avuç açarak geçirmiş olmasaydık belki bizlerde daha bilimsel yaklaşımlar üretebilirdik.teknoloji ithal olacağı için ucuz olan santral bize herhalükarda pahalı olacak şekilde dayatılacaktır.en azından nükleer araştırmalara destek verilmeli TAEK daha donanımlı hale getirlipi bu işin uzmanları yetiştirlmeli.bu çok kolay ve kısa vadede gerçekleşecek bir durum değil elbet.olsun bir 60 yılı sadece tartışmalarla geçirdiysek bir 60 yıl daha olsun fakat bu yapıcı ve geliştime yöntemlerinin hakim olduğu bir zamn olsun.bizim o zamana kadar ki enerji ihtiyacımızı da kaçak hatlardaki kayıpları egale ettikten sonrası sadece güneş ve rüzgar tam anlamıyla kullanılsa yeterli olacaktır.

Bir anektod vereyim: italya nın biz deki TAEK gibi kurumun başkanı -Carlo Rubbia nın açıklaması: "Fransa dünyadaki en büyük nükleer üreticilerinin başında ve enerjisinin büyük bölümünü nükleerden sağlıyor.komşusu italya ya nükleerden sağladığı elektirği satıyor.ama bakınız ki İtalyadaki nükleer karşıtlarının en büyük destekçisi de Fransız lardır......."
o yüzden bazı değerlendirmeleri bu açıdan yapıp olaylara Fransız kalmayalım.!
 
Okyanus hanım/bey şartların olgunlaşmadığı konusunda hemfikiriz ülkemizde atom mühendisinin varlığından bile şaibeliyim lakin fikrimde sabitim. nükleer santrallerle iç içeyiz zaten bir eksik ya da bir fazla ortada bir pasta var ve payımızı almalıyız. sonuçta santrallerimiz yok diye dünyanın bizi örnek aldığı yok. bencil miyim evet bencilim kendimin ve gelecek nesillerin refahını düşünüyorum.
 
Sınır komşularımızda çıkacak bir arıza bizide vurabilir diye bizde bu alanda payımızı alalım düşüncesi bence biraz saçma. Bütün enerji kaynakları bittide tehlikeli olanlarmı kaldı. Koca japonya değilmiydi bir nükleer enerji kazasıyla alt üst olan. Kaldıki Japonya böylesi bir kazanın altından kalkabilir fakat bize düşene birde sen vur derler. Solar enerji kullanımı veya rüzgar türbini kullanımı bence daha mantıklı kaza riski yoktur olsa bile zararı olmaz ayrıca daha az mailiyetle daha çok enerji elde edilebilir. Nükleer enerjide ise 2020 yılında Türkiye'nin genel elektrik kullanımının sadece %5'i karşılanacakmış. yani özetle attığınız taş ürküttüğünüz kurbaya değmeli. Gelelim çevre mühendisliği açısından olayı ele almaya. bizim görevimiz diğer mühendislerin bozduğu çevre düzenini tekrar doğaya kazandırmaktır. Nükleer enerji santrali kurmayı desteklemek bizim mücadelemizin içinde yer almaz. olaya sadece enerjiyi kazanım açısından bakılmamalıdır. her açıdan oluşabilecek tüm durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Saygılar
 
güncel teknoloji ile güvenilir bir şekilde NGS yapılmalıdır. hele bizim gibi petrolü gazı olmayan ülkeler kesinlikle yapmalıdır. Atıkta biraz sıkıntı vardır evet doğrudur. tek sorun bence budur, çalışılmaktadır. hemen çernobil derler o açık sistem bir teknolojidir. aynı sistemle süresi geçtiği halde ermenistan sınırında hala çalıştırılan eski bir NGS vardır. unutulmuş unutturulmuştur. japonta fukişima derler biz öyle deprem bölgesinde değiliz vs. vs. fransa % 70-75 elektriği nükleerden sağlar.
 
Rosatom forumda açılan konuyu görmüş ve yükseltmiş. 70 sorudan oluşan Türkçe web sitesi dizayn etmişler aşağıda yer alan linkten ulaşabilirsiniz.

Gizlenen içeriği görüntülemek için Giriş Yap yada Kayıt Ol .
 
Üst