Üyeler Görebilir
Yazar Selina GÜNGÖR/8 A
Perşembe, 12 Haziran 2008
Çevre ve hayat bir ikilem içindedir. Çevreyi yaşadığımız yer olarak adlandırırken, hayatı çevreye bağlı kılan bir yaşam mücadelesi olarak adlandırabiliriz. Bizim yaşadığımız bu toplumda çevre: hızla kötüye, olumsuz olaylara ilerliyor; fakat çevreyi kirleten de, çevrede yaşayan da gene biz insanlarız. Bilmem biliyor musunuz ama bir atasözü vardır: "Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur." diye. İşte çevre de böyle bir şeydir. Bakarsan güzel bir hayat, bakmazsan kötü bir hayat seni, bizi bekler. Tıpkı bize doğru yaklaşan su sıkıntısı gibi. Acaba bunda kimin, nasıl bir suçu var? Siz bu sorunun cevabını düşünürken ben de yazımı yazmaya devam edeyim.
Çevrenin temiz olması insana, insanın sağlıklı olması çevreye bağlıdır. Bundan da anlayacağımız gibi çevrenin, canlıların ve hayatın devam etmesi birbirlerine bağlıdır. Tıpkı insanların yaşamak için birbirlerine ihtiyacı olduğu gibi. Allah her canlıyı belli bir görevi ve görevini de belli zamanda kullanması için yaratmıştır. Yani canlıya ait tüm özelliklerini vererek yaşama bırakmıştır. Farkındaysanız bitki olmadan ne insanlar ne de otçul grubunda olan hayvanlar iyi beslenebilir. Gene şöyle bir bağlantı kurabiliriz; bitkiyi de insanlar yetiştirir. Ama günümüzde orman kaybı çok fazladır ve bu da biz insanların suçudur. Çevre ve hayat arasındaki bağlantıyı; anne, baba ve çocuk, insan ve bitki, insan ve hayvan, bitki ve hayvan, toprak ve bitki, hayat ve insanlar arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. Çevreyi korursak hem hayatımızı hem de kendi değerlerimizi korumuş oluruz. Her canlı birbirinin ortak değerlerini paylaşarak yaşar. Çevreyi ve doğal değerlerimizi korursak bütün evren mutlu ve huzurlu olur. Umarım herkes doğadaki zenginlikleri korur ve yaşatır. Herkesi sağlıklı, huzur dolu bir yaşama davet ediyorum. Çevre ve yaşam için el ele.
Perşembe, 12 Haziran 2008
Çevre ve hayat bir ikilem içindedir. Çevreyi yaşadığımız yer olarak adlandırırken, hayatı çevreye bağlı kılan bir yaşam mücadelesi olarak adlandırabiliriz. Bizim yaşadığımız bu toplumda çevre: hızla kötüye, olumsuz olaylara ilerliyor; fakat çevreyi kirleten de, çevrede yaşayan da gene biz insanlarız. Bilmem biliyor musunuz ama bir atasözü vardır: "Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur." diye. İşte çevre de böyle bir şeydir. Bakarsan güzel bir hayat, bakmazsan kötü bir hayat seni, bizi bekler. Tıpkı bize doğru yaklaşan su sıkıntısı gibi. Acaba bunda kimin, nasıl bir suçu var? Siz bu sorunun cevabını düşünürken ben de yazımı yazmaya devam edeyim.
Çevrenin temiz olması insana, insanın sağlıklı olması çevreye bağlıdır. Bundan da anlayacağımız gibi çevrenin, canlıların ve hayatın devam etmesi birbirlerine bağlıdır. Tıpkı insanların yaşamak için birbirlerine ihtiyacı olduğu gibi. Allah her canlıyı belli bir görevi ve görevini de belli zamanda kullanması için yaratmıştır. Yani canlıya ait tüm özelliklerini vererek yaşama bırakmıştır. Farkındaysanız bitki olmadan ne insanlar ne de otçul grubunda olan hayvanlar iyi beslenebilir. Gene şöyle bir bağlantı kurabiliriz; bitkiyi de insanlar yetiştirir. Ama günümüzde orman kaybı çok fazladır ve bu da biz insanların suçudur. Çevre ve hayat arasındaki bağlantıyı; anne, baba ve çocuk, insan ve bitki, insan ve hayvan, bitki ve hayvan, toprak ve bitki, hayat ve insanlar arasındaki ilişkiye benzetebiliriz. Çevreyi korursak hem hayatımızı hem de kendi değerlerimizi korumuş oluruz. Her canlı birbirinin ortak değerlerini paylaşarak yaşar. Çevreyi ve doğal değerlerimizi korursak bütün evren mutlu ve huzurlu olur. Umarım herkes doğadaki zenginlikleri korur ve yaşatır. Herkesi sağlıklı, huzur dolu bir yaşama davet ediyorum. Çevre ve yaşam için el ele.