Adem Piştofoğlu
Çevre Teknolojileri Grubu
- Katılım
- 23 Şubat 2014
- Şehir
- Sakarya
- Firma
- Tekstil
Herkese merhaba,
Bu başlık altında özellikle mesleğe yeni başlamış arkadaşlar açısından faydalı olabileceğini düşündüğüm bir konu hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak istiyorum. Konumuz başlıktan da anlaşılabileceği üzere biyolojik atık su arıtma tesislerinde şeker ya da melas denen malzemenin kullanımı hakkındadır.
Özellikle endüstriyel atık suyun arıtıldığı biyolojik atık su arıtma tesislerinde bu "şeker kullanma" olayını duyuyor olabilirsiniz. Endüstriyel atık suyun biyolojik olarak arıtılması evsel atık suyun biyolojik olarak arıtılmasına kıyasla elbette daha zor. Bu sebeple canlı biyokütleyi hayatta tutmak zor olabilmektedir.
Detaya girmeden "kabataslak" anlatmak istiyorum. Sistemdeki mikroorganizmaların hepsi bakteri olmasa da ağız alışkanlığı olarak "bakteri" diyoruz. O şekilde devam edelim. Havalandırma havuzunuzda bulunan bakterilerinizin çoğunun yaşaması için organik karbona ihtiyacı var, doğru; fakat Liebig'in Minimum Yasası'na göre bu bakterileri hayatta tutmak için bakacağınız ilk şey bu değil. Yine kabataslak söylersek fosfor ve azota ihtiyacı var. Gerçekten istisnalar hariç bir atık suyun biyolojik olarak arıtılması için gerekli madde azot ve fosfordur. Zaten atık su doğal olarak karbonlu organik madde (BOİ5 ile ölçtüğümüz şey) içeriyor.
Siz "bakterilerim ölüyor" diye suya saf şeker ya da melas attığınızda BOİ5'i artıyorsunuz. C : N : P oranına baktığınızda büyük ihtimalle ihtiyacınız olan şey C değil N ya da P'dir. Bu sebeple havalandırma havuzuna atılan şekerler ya da melaslar maddi ve manevi kayıptan başka bir şey değildir. Elbette ki bir atık suyun gerçekten "şekere" ihtiyacı olabilir; ancak bunu suyun karakterini analiz etmeden ezbere yapmanız kesinlikle yanlıştır.
Çeşitli sektörlerde maalesef görüyoruz, duyuyoruz. Fabrikalara çuval çuval şeker alıp atık su arıtma tesisine döküyorlar. Bunu yapmayınız. Bakterileri yaşatmak istiyorsanız neye ihtiyacı olduğunu analiz edip gerekli besin takviyesini yapmalısınız.
Bir örnekle ilerleyelim:
Örnek 1) Bir fabrikada atık su arıtma tesisinden sorumlu çevre mühendisi olarak işe başladınız. Atık suyunuzun C : N : P oranı (bu nasıl hesaplanıyor başka bir konuda değiniriz) 335 : 7,4 : 1 çıktı. Bu atık suyun ihtiyacı olan şey öncelikle fosfordur. Organik karbon değil.
Örnek 2) Bir fabrikada atık su arıtma tesisinden sorumlu çevre mühendisi olarak işe başladınız. Atık suyunuzun C : N : P oranı 424 : 1,2 : 1 çıktı. Burada da öncelikle ihtiyaç azottur.
Örnek 3) İstisna dediğimiz bir atık suyunuz var, C : N : P oranınız 23 : 4,2 : 1 çıktı. Evet, burada organik karbon takviyesi yapmak gerekebilir. Bu nadir görülür bir durumdur. Örneğin sürekli atık su girişi olmayan bir tesis işletiyorsunuzdur. Bu durumda bakteriler atık su (BOİ5 kaynağı) gelmediği için organik karbonu belki bitirecek ve belki dışarıdan ekleme ihtiyacı olabilecektir. Bu durumda da yine analiz edilerek karar verilir. Ezbere yapılmaz.
Bir de BOİ5/KOİ oranına değinelim. Teorik eğitimde hep bu oranın 0,7 üstü olması biyolojik arıtılabilirliğin "iyi" olduğunu gösterdiğini öğrendik. Doğrudur; ancak gerçek hayatta bu oranı bu kadar yüksek görmeniz pek mümkün olmayacak. "Bakterileriniz" için temel besin kaynağı olan azot ve fosforu sağlayıp sıcaklık, pH ve çözünmüş oksijen gibi en önemli parametreleri kontrol altında tuttuğunuzda başarılı olmamanız için sebep çok az.
Lütfen atık su arıtma tesislerine tonlarca şekeri boşaltmaktan vazgeçelim. Şekere değil analize ihtiyacımız var. Biliyorum ki işverenleriniz "Biz öyle duyduk, X fabrikası öyle yapıyormuş çok da güzel oluyormuş" diyecektir. Zor bir durum. Yine de doğru olandan, bilimsel gerçeklikten şaşmamak önemlidir. Kimse dışarıya "Biz suyu arıtamıyoruz" demez. Kime sorsanız "çok iyi" diyecektir.
Hatalı belirttiğim yerler olabilir, ekleme/çıkarma, soru sormak ya da fikirlerini katmak isteyen varsa yorumlarda tartışabiliriz.
Bu başlık altında özellikle mesleğe yeni başlamış arkadaşlar açısından faydalı olabileceğini düşündüğüm bir konu hakkında karşılıklı fikir alışverişinde bulunmak istiyorum. Konumuz başlıktan da anlaşılabileceği üzere biyolojik atık su arıtma tesislerinde şeker ya da melas denen malzemenin kullanımı hakkındadır.
Özellikle endüstriyel atık suyun arıtıldığı biyolojik atık su arıtma tesislerinde bu "şeker kullanma" olayını duyuyor olabilirsiniz. Endüstriyel atık suyun biyolojik olarak arıtılması evsel atık suyun biyolojik olarak arıtılmasına kıyasla elbette daha zor. Bu sebeple canlı biyokütleyi hayatta tutmak zor olabilmektedir.
Detaya girmeden "kabataslak" anlatmak istiyorum. Sistemdeki mikroorganizmaların hepsi bakteri olmasa da ağız alışkanlığı olarak "bakteri" diyoruz. O şekilde devam edelim. Havalandırma havuzunuzda bulunan bakterilerinizin çoğunun yaşaması için organik karbona ihtiyacı var, doğru; fakat Liebig'in Minimum Yasası'na göre bu bakterileri hayatta tutmak için bakacağınız ilk şey bu değil. Yine kabataslak söylersek fosfor ve azota ihtiyacı var. Gerçekten istisnalar hariç bir atık suyun biyolojik olarak arıtılması için gerekli madde azot ve fosfordur. Zaten atık su doğal olarak karbonlu organik madde (BOİ5 ile ölçtüğümüz şey) içeriyor.
Siz "bakterilerim ölüyor" diye suya saf şeker ya da melas attığınızda BOİ5'i artıyorsunuz. C : N : P oranına baktığınızda büyük ihtimalle ihtiyacınız olan şey C değil N ya da P'dir. Bu sebeple havalandırma havuzuna atılan şekerler ya da melaslar maddi ve manevi kayıptan başka bir şey değildir. Elbette ki bir atık suyun gerçekten "şekere" ihtiyacı olabilir; ancak bunu suyun karakterini analiz etmeden ezbere yapmanız kesinlikle yanlıştır.
Çeşitli sektörlerde maalesef görüyoruz, duyuyoruz. Fabrikalara çuval çuval şeker alıp atık su arıtma tesisine döküyorlar. Bunu yapmayınız. Bakterileri yaşatmak istiyorsanız neye ihtiyacı olduğunu analiz edip gerekli besin takviyesini yapmalısınız.
Bir örnekle ilerleyelim:
Örnek 1) Bir fabrikada atık su arıtma tesisinden sorumlu çevre mühendisi olarak işe başladınız. Atık suyunuzun C : N : P oranı (bu nasıl hesaplanıyor başka bir konuda değiniriz) 335 : 7,4 : 1 çıktı. Bu atık suyun ihtiyacı olan şey öncelikle fosfordur. Organik karbon değil.
Örnek 2) Bir fabrikada atık su arıtma tesisinden sorumlu çevre mühendisi olarak işe başladınız. Atık suyunuzun C : N : P oranı 424 : 1,2 : 1 çıktı. Burada da öncelikle ihtiyaç azottur.
Örnek 3) İstisna dediğimiz bir atık suyunuz var, C : N : P oranınız 23 : 4,2 : 1 çıktı. Evet, burada organik karbon takviyesi yapmak gerekebilir. Bu nadir görülür bir durumdur. Örneğin sürekli atık su girişi olmayan bir tesis işletiyorsunuzdur. Bu durumda bakteriler atık su (BOİ5 kaynağı) gelmediği için organik karbonu belki bitirecek ve belki dışarıdan ekleme ihtiyacı olabilecektir. Bu durumda da yine analiz edilerek karar verilir. Ezbere yapılmaz.
Bir de BOİ5/KOİ oranına değinelim. Teorik eğitimde hep bu oranın 0,7 üstü olması biyolojik arıtılabilirliğin "iyi" olduğunu gösterdiğini öğrendik. Doğrudur; ancak gerçek hayatta bu oranı bu kadar yüksek görmeniz pek mümkün olmayacak. "Bakterileriniz" için temel besin kaynağı olan azot ve fosforu sağlayıp sıcaklık, pH ve çözünmüş oksijen gibi en önemli parametreleri kontrol altında tuttuğunuzda başarılı olmamanız için sebep çok az.
Lütfen atık su arıtma tesislerine tonlarca şekeri boşaltmaktan vazgeçelim. Şekere değil analize ihtiyacımız var. Biliyorum ki işverenleriniz "Biz öyle duyduk, X fabrikası öyle yapıyormuş çok da güzel oluyormuş" diyecektir. Zor bir durum. Yine de doğru olandan, bilimsel gerçeklikten şaşmamak önemlidir. Kimse dışarıya "Biz suyu arıtamıyoruz" demez. Kime sorsanız "çok iyi" diyecektir.
Hatalı belirttiğim yerler olabilir, ekleme/çıkarma, soru sormak ya da fikirlerini katmak isteyen varsa yorumlarda tartışabiliriz.