Öncelikle, kendi kısıtlı tecrübesiyle fikir veren kimseyi çok dikkate almayın derim. Kısıtlı tecrübe, 20 yılla da kısıtlı olabilir. O yüzden, tepeden konuşan ve memur ol, işi bırak diyen kimseyi ciddiye almaya da gerek yok.
Bir rota belirlemekte fayda var ama. Lisansta aldığınız dersler, yaptığınız stajlar belli bir oranda fikir vermiş olabilir. Beklentileriniz, yetenekleriniz neler bunları analiz ederek rota çizmek en sağlıklı yol. Yanına bir sürü sertifika alan kendini donanımlı sanabiliyor. Bu illüzyona da düşmemek lazım.
Yönetim sistemleri üzerine eğilmek bir yol olabilir. Kariyerini çevre danışmanı olarak güzelce sürdüren bir sürü meslektaşımız da var. İSG, TMGD gibi seçenekler de var. Hepsinin ayrıca külfeti ve mesleki/maddi getirisi var. Burada tercih (eğer tercih lüksü varsa) tamamen kişisel.
Benim kısıtlı tecrübeme göre;
ISO 14001, 14064, 50001 gibi yönetim sistemleriyle alakalı eğitimler almak, bu alanda çalışmak son gelişmeler (Yeşil mutabakat, sınırda karbon uygulamaları vb.) ışığında mantıklı gibi. Özellikle AB'nin sürdürülebilirlik beklentileri, ihracat ağırlıklı firmalar bu alanlarda farkındalıklarını artırmaya başladı. Bu sadece bir tavsiye.
Bence lisans derslerinizi anımsayın ve keyif aldığınız derslerin iş hayatındaki karşılıklarına bakın. Bunun sonucunda ışık yoksa, mevcut piyasa şartlarında aranan personellerin iş tanımları size ne kadar uygun buna bakın.
Maalesef Türkiye şartlarında iş seçmek lüks, kendimize yatırım yapabilmek daha da lüks.
Udemy'den ERP yazılımlarıyla ilgili giriş dersleri almak, yabancı dilinizi ilerletmek gibi boş zaman aktiviteleriniz olsun. Çok kesin hükümlerle, tepeden konuşan, tüm dünyayı kendi tecrübelerinden ibaret sanan kimseyi dikkate almayın.