Bu maddenin bir manası yok, sadece son "Çevre Görevlisi" kalıntıları da "sözde" yok edildi. Diğer meslek mezunları halen yönetmeliğe dayanarak eğitim açılması halinde bu belgelere sahip olabileceklerdir. Bizim açımızdan olumlu tarafı yalnızca "Çevre Mühendisi" olarak ayrı bir sınıfta olmamızdır. Görünürde bir kazançtır, ama yönetmelik maddeleri ve diğer personelin hakları aynen duruyor.
Aslında bizi ve özellikle Belediyeleri ilgilendiren bazı maddeler çıktı örnek 6200 sayılı kanuna eklenen Ek Madde 15 ile birlikte Belediyelerin DSİ'ye baraj sebebiyle olan borçları Cumhurbaşkanı Kararı ile ortadan kaldırılabilecektir. 1053'de de (BELEDİYE TEŞKİLÂTI OLAN YERLEŞİM YERLERİNE İÇME, KULLANMA VE ENDÜSTRİ SUYU TEMİNİ HAKKINDA KANUN) benzer bir madde mevcuttur
Barajlarda ve/veya tesislerde bu Kanunun 4 üncü maddesine göre veya diğer kanunlara istinaden belirlenen maksat oranı veya oranları Cumhurbaşkanının onayı ile değiştirilebilir
Çevre Kanunu'nda öngörülen cezalarda gemi veya diğer deniz araçlarından kaynaklı atıklarla ile ilgili olan cezada 150 grostona kadar ibaresi mevcuttur.
İleri arıtma tanımı kanuna girmiş ve ona göre de bir kanun düzenlemesi yapılmıştır.
Marmara Denizi'ne kaynak sağlayan su kaynakları olan illerdeki Mahalli İdareler hiş termin planlarını 6 ay içinde Bakanlıkla paylaşmak zorunda.
Bunun dışında Mahalli İdarelere YİD düzenlemesi, TÜÇA'ya şamandıra, mapa kullanma yetkisi gibi kamuoyunda tartışılan maddeler de kanunun tartışılan kısımları
TÜÇA yetkisini geliştirmeye devam ediyor. Çift başlı değil 3 başlı bir Çevre Yönetimi ile karşı karşıyayız: Mahalli İdareler, başta Belediyeler, Bakanlık ve ilgili Kuruluşu TÜÇA.